ilk 10 dakika uyuyan f.bahçe, tuncay'ın direkte patlayan şutuyla ayıldı. ardından 16. dakikada alex'in asisti ve van hooijdonk'un nefis golü geldi.golden sonra geriye çekilen f.bahçe, orta alanda aurelio’nun savaşçılığıyla ayakta kaldı. servet 73’te atıldıktan sonra çekler’in baskısı sonuç vermedi.
takımlar seremoni için protokol tribünü'nün önüne geldiklerinde dev bayraklar, pankartlar tribünlerden aşağı inmeye başladı. müthiş bir tezahürat ve alkış sesi altında saracoğlu "atam izindeyiz" "republic of fenerbahçe" (fenerbahçe cumhuriyeti) ve "herkes haddini bilecek" yazılarıyla parlamaya başladı. türkiye'nin futbol mabedinde devler ligi'nin ilk karşılaşması için son adımı tribünler atmıştı. daum son iki maçtır dökülen önder'in yerine sağ bekte deniz ile başladı. kadrosunu ve sistemini değiştirmemiş, tek santrfor (hooijdonk), onun arkasına serhat, alex ve tuncay'ı yerleştirmişti. yine de devrenin kontrolü çekler'deydi. f.bahçe orta sahası sadece aurelio ile rakibin karşısına dikiliyordu. böylece 'uzun toplar' başladı. van hooijdonk elini kaldırıyor, ayağında topu bulan ona şişiriyordu. yalnız sol kulvardan tuncay ve ümit'in atak isteği vardı. deniz'in bindirmeyi düşündüğü dakikalarda sağda hareketlenme oluyor, ama ceza alanına etkili top taşınmıyordu. 9. dakikada homola'nın altıpas üstünden auta giden kafa şutu hem tribünleri hem de sahadakileri kendine getirdi. 10. dakikada ilk orta, 13'te de ilk korner f.bahçe adına kullanıldı. 15'te ümit'in ortasında van hooijdonk penaltı bekledi. ceza alanı dışına açılan topu tuncay şutladı. ancak üst direk gole izin vermedi. korner atışında top alex'in önüne geldi. brezilyalı, arka direğe müthiş kesti. hollandalı kafayı köşeye bıraktı: 1-0. bu dakikadan sonra f.bahçe sonuca oynamaya, oyunu kendi alanında kabul edip topu kullanmak yerine rakibi bozmaya kilitlendi. çekler de aynı şeyi yapmaya çalışıyordu. üst düzey mücadele içinde boşuna futbol kalitesi arıyorduk.
ah şu tecrübesizlik! ikinci yarı çek takımı gole niyetli sahaya çıktı. f.bahçeli futbolcular üstlerinden baskıyı atmış, daha güvenli ve akıllı oynuyorlardı. 48'de tuncay'ın nefis pasında soldan ceza alanına giren alex'in çaprazdan sert şutu yine kaleciden döndü. şampiyonlar ligi'nde iyi takım olmak yetmiyor. tecrübeniz de olmalı. 72'de servet'in kendini attırması bir anda maçın düğüm noktası oluverdi. daum, sparta korkusunu "duran toplar" olarak açıklamıştı ve servet burada çok önemli bir görev yapıyordu. seyircinin alkışlarıyla soyunma odasına gitti ama arkasında kaderiyle başbaşa kalmış bir takım vardı. bu noktada 12. adam devreye girmeliydi. ama futbol umutsuz, onlar "tam seyirci" idi. sparta'nın hocası straka eksik kalan rakibi karşısında bir forvet daha oyuna sokarak hamle yaptı. daum ve teknik heyeti ise hâlâ "ne yapalım?" diye tartışıyorlardı. f.bahçe kulübesi 5 dakika sonra nihayet önder'i sahaya sürerek oyunu kilitlemeyi ve galibiyeti korumayı başardı.