londra’da; futbolun mabedi wembley’de, maç oynayacağız.
maça 5 saat var. milli takımımızın kamp yaptığı yerdeyiz. gerilim tutulacak gibi… ünal karaman’ın bulunduğu kadro, uğur tütüneker’in oynadığı kadro, rıza çalımbay, şifo mehmet’in olduğu kadro, kalede hayrettin...
biz ingiltere’ye bugüne kadar içerde dışarıda bir gol bile atamadık ki… milli takım düzeyinde işte o ingiltere’ye wembley’de gol atabilecek miyiz?
uğur tütüneker’i görüyorum merdivenlerden inerken… ’uğur kadro belli oldu mu?’ diyorum. ‘oynuyorum ümit’ diyor. türk futbolunun süperstarına diyorum ki: bir gol atıyorsun… bende bunu hissediyorum. ‘bugün ingiltere’ye futbol tarihimizde ki ilk golü üstelikte futbolun mabedi wembley’de sen atıyorsun’ diyorum.
ünal karaman’ı görüyorum. o da hislerimden birine sahip… ona da diyorum: sen de atacaksın bir tane, bugün 2 golümüz var.
inanamıyorlar bana... onları motive etmek için söyledim sanıyorlar. maça çıkıyoruz. gascoigne’i zapdetmek mümkün değil… bir tane yapıyor, bir tane daha yapıyor… gascoigne’i durduramıyoruz… gazla sağdan geliyor, soldan geliyor, 3 kişi geçiyor o göbeğin üstünde sürükleye sürükleye goller ve asistler yapıyor.
artık diyoruz ki bari ingiltere’yi yenemeyeceğiz ama şu golü atalım, makus talihimizi kıralım ve ileriye atılan bir topa uğur fırlıyor. kaleci ceza alanı dışına kadar çıkıyor, uğur üzerinden aşırmaya kalkıyor boş kaleye topla girecek ama başaramıyor. kaleciye takılan top kalecinin önünde kalıyor… uğur bomboş kaleye doğru bakıyor. sonra dönüp yukarıya gözünü kaldırdığında diyorum ki: beni arıyor tribünde… maçı anlatan ümit aktan’ı arıyor, sözün tutmadı diye… halbuki biraz daha iyi aşırabilseydi uğur, golü atacaktı…
biraz sonra ünal… ceza alanın içerisinde vurulan bir top ünal’ın önünde kalıyor, kaleci yerde... kaleye doğru bir plase gol yapacak ama ünal karaman sanki atılacak olan gol iki tane yazılacak ve 2-0 geride olduğumuz maç 2-2 olacakmış gibi yaradana sığınıp bir vuruyor… topu wembley’de stadı’nın dışından, varoşlardan getiriyorlar.