seri, güzel, göz doyuran ve futbol oynaan bir maçtı bu... ilk dakikalarda galatasaray derhal rakip sahaya yerleşmiş ve gençlerbirliği müdafaasının pek az takımda görülen o temiz, rahat ve olgun müdahaleleriyle karşılaşmıştı.
belliydi bu maçın zarif galatasaray forveti ile erkek karakterli gençlerbirliği müdafaası arasında geçeceği... ama bu hesap yanlış çıktı... çünkü galatasaray hem metinsizliği hem suatsızlığı acı acı hissetmeğe ve bu büyük eksiklerin avanslarını vermeğe çok geçmeden başladı.
bir gün evvelki adale arızası ile yedek olarak soyunan ve saha kenarında bekliyen metin haftaymda oynayabilecek durumda olduğunu söylemiş fakat takıma alınmamıştı. suat da santrfora geçince son haftaların en iyi sağiçinden mahrum kalan takım çırpınmaya başladı.
bir gün evvelin yıldızı kahraman da suatı çok yakından ve dikkatle marke eteğe muvaffak oluyordu. 26 nci dakikada hiç de fena gözükmiyen mete çıkarılıp yerine uğur'un alınması garipsendi ama asıl garabet uğur'un sağbeke, saimin santrhafa, ergunun santrfora geçmesi ile oldu. evet, demirspor maçının dört yıldızlık mükemmel santrhafı ergun şimdi bir başka mükemmel santrhafın karşısında şansını deneyecekti. maksat belki de suatı yakın markajdan kurtaracak girgin bir elemanın yardımını temindi. ama kırmızı-siyahlılar derhal müdafaa kuruluşunu değiştirip sağhafu ergunun üzerine, oral'ı da suat'ın üzerine bırakıverdiler. cengiz ve zühtü bugün müessir değildiler. böylece kahraman boş müdafi olarak kalıyor ve geri sahada rahat ve hatasız oyununa devam ediyordu. gençlerbirliği kontrataklarla gelişen akınları cenablardan -bilhassa soldan- oluyor ve sarı-kırmızı müdafaa ancak saimin tecrübesi ve enerjisi ile kurtuluyordu.
ikinci devreye ergun santrhafa geçmiş müdafaa normal kuruluşu ile başlamıştı ve maç ikinci devrede ilk devredekinden çok farklı ve çok daha güzel oldu. çünkü sahada ancak bir kaç kişi aksıyor ve galatasaray ahmedin de düzelmesiyle oyunu sahada örerek rakibini dağıtmayı deniyordu. seyri güzel ve muhtemel neticeleri beklenebilir bir oyundu bu... ama gençlerbirliği müdafaası öyle kolay kolay dağılacak bir durumda değildi. kahramandan başka civa gibi ve girgin bir oral, süratli ve becerikli bir erdoğan, her harekette varlığını hissettiren bir sağiç orhan vardı. ve kırmızı-siyahlılar zaman zaman rakiplerinden çok üstün gözüküyorlardı.
iki takım da birbirine gol atamadı, bu netice herşeyden evvel müdafaaların başarısı idi. bir de galatasaray kalecisi yükselin... yüksel ikinci devrenin 35 nci dakikasında orhan'dan bir pas alarak dalan ilhan'ın ayaklarına öyle mükemmel bir plonjonla kapanmıştı ki, bu kurtarış bir golü değil maçı kurtarıyordu. ilk devrenin 16 nci dakikasında isfendiyar'ın bir dolduruşuna yaptığı hatalı çıkışa rağmen çelik bir yay gibi geri fırlayarak yetişen selçuk da kaderi değiştirmişti. 54 üncü dakikada saim'in çektiği ve üst direğe çarpan şaheser frikik hariç kaçan fırsatların hepsi müdafaa elemanlarının başarı hanesinde idi.
böylece sarı-kırmızılılar ilk devresini bozuk ikinci devresini iyi oynadıkları maçta puan alamamışlar, kırmızı-siyahlılar ise bir puan için değil iki puan için oynadıkları oyunda galip gelememişler fakat muvaffak olmuşlardı. sahanın en iyisi şüphesiz ki, saimdi.