daegu world cup stadı'nın basın tribününe iki yıl aradan sonra yeniden oturduğumda dünya üçüncülüğüne uzanan yolculuğun son durağındaki gibi tüylerim diken diken oldu. hiç kuşkusuz sahada futbolcular kadar, tribünleri dolduran binlerce seyirci de o unutulmaz günü yeniden yaşıyorlardı. çünkü davullar eşliğinde yankılanan 'tae han min guk (büyük kore cumhuruyeti) tezahüratı ve her pozisyon esnasında topyekün çıkan kışkırtıcı çığlık, stadı her sardığında insanı iki yıl öncesine götürüp-getiriyordu. dünya futbolunda kim lik kazanmaya çalışan g.kore, seyirci kombinasyonuyla herkesin örnek gösterdiği hollanda ve danimarka seyircisi gibi kendine şimdiden bir yer edindiğini görüyoruz. futbol bir şov oyunuysa ve herşey taraftara endeksli yapılıyorsa g.kore'nin futbolda bugünden çok daha ileriye gideceğini söyleyebiliriz. dün gece yenilgiyle sonuçlanan maç, şenol güneş'in yerine bayrağı devralan ve aynı kulübede takımını yönetirken ilk mağlubiyetini alan ersun yanal'a ve bizlere önemli bilgiler verdi.
birincisi; avusturalya ve kore kamplarında hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını gördük. güneş dönemindeki gibi sahadaki 4-2-3-1 dizilişinde bir değişiklik olmasa da oyunu rakip sahada karşılama ve hucum futbolu isteği milli takım'ın çehresini değiştireceği ve albenisini artıracağı kesin. çok gol atan ve çok gol yiyen bir milli takım izlemeye kendimizi hazırlamalıyız. dünkü karşılaşma, takım olarak hücum yapmayı daha iyi öğrenmiş, ancak takım olarak savunmayı yapamayan bir türkiye vardı. oyun içinde böyle iniş çıkışlar ve yenilgiler yaşanmaması için maçın her anında sorumlukların paylaşılması gerek. özellikle geri dörtlüdeki kenar oyuncuları hücumda ileri çıkıp orta sahanın yükünü paylaşmazsa, ikinci yarılarda milli takım'ın orta sahası yorulmaktan düşer. bu tempoya serkan da, okan da, emre de dayanamaz.
ikincisi; ligden yeni çıkılmasına rağmen dört maçta da hırs ve mücadelenin üst seviyede olması yanal'ın başarısı.. ancak milli takım, teknik kapasitesi çok yüksek oyunculardan kurulu almasına rağmen mücadeleci futbolun ön plana çıkması, dünkü maçta da olduğu gibi önemli bir eksiği gösteriyor. milli takım top çevirmeyi, topa hükmetmeyi, mücadeleci futbolunun gerisinde tutarsa, g.kore gibi kendisinden daha hırslı takımlar karşısında yenilgiye mahkum olur..
üçüncüsü; ersun yanal bu kamplar sonunda 9 banko oyuncusunu bana göre kafasında belirlemiş durumda. rüştü, bülent, emre, okan buruk, serkan balcı, hasan şaş, nihat, yıldıray, hakan şükür.. özellikle 4 maçta attığı 4 golle hakan şükür ve mücadelesiyle 36'lık bülent 2 yıl daha alternatifsiz olduklarını ve bu işi götürebileceklerini gösterdiler. bunu da umut veren ersun yanal'a kabul ettirdiler.