yıldız üniversitesinde 3 de okurken,okuldaki arkadaşlarla serencebey yokuşundan grup olarak aşağı ,dolmabahçe boyunca stada yürüdüğümüzü hatırlıyorum.
maç öncesi stada girmek için beklerken izlanda takımı otobüsünü beş,beş tezahüratı ile karşılamıştık.
maç esnasında ise pekte öyle beşlik bir takım olmadığını anlamıştık.
izlandanın teknik direktörü daha sonra galatasarayı da çalıştıracak olan alman sigi held idi.held belki hatırlayanlar bilir,bıyık gibi kaşları olan bir zatı muhteremdi.
israilli hakem maçta bizim lehimize bayağı kararlar vermiş,kazandığımız penaltıyı tanju atamamıştı diye hatırlıyorum(yoksa bir sonraki 3-1 kazandığımız doğu almanya maçımıydı?)
62.dakika da mağlup duruma düşüp,74 de ünalın yeni açık (deniz tarafı değil) attığı gol sevinici ile tribün karışmış,herkes birbirinin üzerine atlamıştı.okulu kırdığımız için defter ve kitaplarla geldiğimizden onları 3-5 sıra öteden toparlamak zorunda kalmıştık.o zamanlar milli takımımızın gol atması büyük bir başarı sayılıyordu.şuanda o zamanları düşününce insan tuhaf oluyor
ünal defanstan seken topa hafif sağ çaprazdan vole ile vurarak güzel bir gol atmıştı.
1990 dünya kupası elemelerinde evimizde oynadığımız ve 3-0 kazandığımız maç hariç tüm maçlara inönü stadında gitme şerefine erişmiştim.