porto, monaco'yu carlos alberto, deco ve alenitchev'in golleri ile devirdi. f.bahçe, şampiyonlar ligi'ne direkt girdi.
schalke'nin stadının adı arena'ydı. ama mimari görüntüsüyle uzay üssüne benziyordu. bu maç türkiye adına çok önemliydi. porto kazanırsa f.bahçe şampiyonlar ligi'ne doğrudan katılacaktı. bu heyecanı yaşamak için sarı-lacivertlilerin başkanı aziz yıldırım da finali izlemeye geldi. uefa kitapçığında türkiye adına gurur veren bir istatistik gözüme çarptı. avrupa kupaları'nda 100'ler kulübüne giren 15 kişilik liste arasında g.saraylı bülent korkmaz, 101 maçla 13. sıradaydı. diğer bir gurur kaynağı da gelecek yıl evsahipliği yapacak olan atatürk olimpiyat stadı'nın görkemli görüntüsünün "türk lokumu" başlığıyla kitapçıkta yer almasıydı.
maestrosuz olmuyor porto maçın favorisiydi. oyuna hızlı başlayan taraf ise monaco oldu. ancak kırmızı- beyazlılar, daha 3. dakikada giuly'nin kaçırdığı golden sonra üstünlüğünü sahaya yasıtamadı. teknik becerisi yüksek oyunculardan kurulu porto, savunmasını kalabalık tutuyor, orta alanda ilk toplara anında basıyordu. maestrosuz monaco, sadece fizik gücüyle porto'ya kafa tutmaya çalışıyordu. deco'nun patronluğundaki porto, araya pası akıllı oynuyor, savunmasını çakılı tutuyor ve kontrataklarla gol arıyordu. porto'nun oyun felsefesi lucescu'nun oyun felsefesi ile aynıydı. yani portolular, "savunmak hücumdan daha kolay" deyip sonra da "nasıl olsa bir gol buluruz" mantığıyla oynuyordu. monacolu oyuncular o kadar acemiydi ki pasın zamanlama ve şiddetini ayarlayamadıkları için hücum organizasyonlarını yapamıyordu. porto'nun yan ortalarında ve kullandıkları kornerlerde monaco savunması adam paylaşımında hata yapıyordu. 39. dakikada carlos alberto, monaco savunmasının hatasıyla oluşan pozisyonda mükemmel bir gol attı. maç öncesi otoriteler "ilk golü porto atarsa gol yemesi zor olduğu için kupayı da alır" görüşündeydi. haklı da çıktılar.
deschamps'ın intiharı ikinci yarıda monaco kontrolsüz hücum etti; savunmasında derin boşluklar bıraktı. özellikle deschamps'ın, nonda'yı oyuna alıp üçlü forvete dönmesi çok riskli idi ve bu da monaco'nun sonu oldu. porto'nun deco ve alenitchev ile bulduğu gollerle porto 17 yıl sonra avrupa'nın 1 numaralı kupasını müzesine götürdü. portekiz şampiyonu, f.bahçe'yi de devler ligi'ne ön eleme oynatmadan yolladı. maçın en ilginç istatistiği 90 dakikada çerçeveyi bulan üç şutun da gol olmasıydı.