yenikent asaş stadyumu'nun ankara 19 mayıs stadyumu'na uzaklığı: 33,4 km.
ankara'da yaşayıp ankara içinde deplasmana gideceğim hiç aklıma gelmezdi ama bu maç gerçekten deplasmandı.
4 arkadaş ile arabaya atlayıp stadın yolunu tuttuğumuzda yenikent asaş'ın merkezden oldukça uzak olduğunu anlamıştım.
ankaraspor'un ısrarlı isteği ile maçın yenikent asaş'da oynanmasına federasyon son dakikada izin vermişti. bu yüzden yenikent asaş stadyumu ilk kez bir süper lig maçına ev sahipliği yapacaktı. ankara büyükşehir belediyesinin büyük desteği ile çevre ilçelerden insanları maça çekebilmek için çeşitli aktiviteler düzenlenmişti.
stada vardığımızda mahşeri bir kalabalık vardı. arabayı tarladan bozma bir alana park ettik. ve stadyuma doğru yürümeye başladık. herhangi bir tabela ya da yönlendirme olmadığından biletleri nereden alacağımız bile belli değildi. deplasman tribünü olarak kale arkasını vereceklerini düşündüğümüzden oraya doğru yürüdük. "nereden bilet alabiliriz?" diye sorduğumuz adamlardan bazılarının "bilet kalmamış" sözleri üzerine bir şok yaşadık. dışarıdaki kalabalığı düşününce içerisinin dolmuş olacağını bir türlü kafam almıyordu. bu kadar yolu geldikten sonra pes etmek olmazdı. araştırmaya devam ettik. bir süre sonra stadın dışındaki duvarlardan birinde gömülü olan bilet gişesini gördük. hemen biletlerimizi aldık ve turnikelere doğru yürümeye başladık. ama giriş olduğu söylenen yerde inanılmaz bir kalabalık vardı. canımız iyice sıkılmaya başlamıştı. çünkü kaç haftadır maçı buraya aldırmak için uğraşanlar hiçbir organizasyona ya da düzenlemeye imza atmadıkları gibi bir de çevredeki insanları akın akın stada taşımışlardı. adeta "ipini koparan gelmişti" ve çok büyük bir curcuna vardı!
uzunca bir süre bekledikten sonra birden kapılar açıldı. böylece biletli biletsiz herkes içeriye doğru hücum etti. tribünlerdeki yerimize doğru ilerlerken stadyumun sadece %50'sinin dolu olduğunu görüp şaşırdık.
ama hakkını vermek gerekir ki, 19 mayıs'ın kötü zeminiden sonra asaş'ın zemini oldukça güzeldi. ilk yarının sonlarına doğru okan öztürk'ün golü ile öne geçtik. ikinci yarının başlarında ısaac farkı ikiye çıkarttı. biz de oldukça keyiflendik. 74'de bilal farkı bire indirince biraz heyecan olsak da sonrasında başka gol olmadı ve yenikent asaş'taki ilk süper lig maçından galip ayrıldık.
maçtaki en enteresan sahne, eren'in skor 2-0'ken uzaktan çektiği enfes şutun önce direk ardından kaleci hakan ve sonrasında tekrar direğe çarpıp oyun sahasına döndüğü pozisyondu.
stadyumdan çıktığımızda daha büyük bir izdiham vardı. çünkü ankara büyükşehir belediyesi maça gelenlere ankaraspor forması ve top dağıtacağını söylemişti. bu yüzden içeriye girerken yaşadığımız arbededen daha büyüğü bizleri bekliyordu. insanlar bir forma ya da top alabilmek için birbirlerini eziyorlardı...
biz bu karmaşadan yavaş yavaş uzaklaşıp park yerine geldikten ve uzun uğraşlar sonucu arabayı bulup bindikten sonra, mustafa cep telefonunu düşürdüğünü fark etti. hemen bir heyecanla telefonunu aradık. ama az önceki izdihamı gördükten sonra benim aklımda en ufak bir umut yoktu. telefon beklediğim gibi bir süre çaldıktan sonra bir adam cevap verdi. durumu anlattıktan sonra yerimizi öğrendi ve arabayla gelip bize telefonu teslim etti. haliyle dönüş yolu boyunca "arkadaş, ne kadar ballıymışsınız ya!" muhabbeti döndü...
dip not: yenikent asaş'tan önce gördüğüm 5 stad sırasıyla şunlar: ankara 19 mayıs, cebeci inönü, mudanya ilçe, beşiktaş inönü, sakarya atatürk.