11 eylül 1991 tarihli dünyada ve türkiye'de spor dergisinden;
şifo'nun geri dönüşü
tansel çapkıncı
geçen yılın eylül ayı.. özel bir kuruluş tarafından ayın futbolcusu seçilen şifo ile konuşuyorduk. geleceğe dönük hedeflerinden bahsederken bize en büyük amacının "beşiktaş'ta bir sembol olmak" olduğunu söylüyordu.
o tarihten bu yana bir yıla yakın süre geçti. ve şifo, beşiktaş'a sembol olabilme yolunda önemli adımlar katetti. hafta içinde yapılan "yılın futbolcuları" kokteylinde kendisine verilen maddi armağanı küçük ama anlamlı bir jest yaparak türk polis vakfına hediye etmesi de hoş bir sürpriz oldu.
bu düşünce tarzı şifo'yu yöresel düşünceden toplumsal düşünceye taşıyor. zihniyetteki bu değişiklik hemen futboluna da yansıyor. artık futbolu kahramanmaraşlı şifo olarak değil de beşiktaşlı şifo olarak yorumluyor. futbol zekası çok daha geniş.. aynı şifo, altay maçında beşiktaş'ın pozitif futbol oynamaya çalışan ender futbolcularından biriydi.
milne bu kez şifo'yu istediği gibi orta sahanın ortasında oynattı. ve şifo, durgun beşiktaş'ın en iyisi olarak gözüktü.
şifo'nun orta sahanın ortasına çekilmesiye de sol kanattaki boşluğu doldurabilecek tek oyuncunun şimdilik zeyer olduğunu bizzat şifo'nun ağzından dinledik.
geçen yıl herkes walsh'tan şikayet ederken mehmet, "bugünkü başarımı bir anlamda ona borçluyum" diyordu. galiba bu sezon da aynı şey olacak gibi.. mehmet'in başarılı olabilmesi için solda zeyer'in oynaması gerekecek..
ali ve recep'in yokluğunda eski temposunu bulamayan beşiktaş'ta feyyaz'ın hastalığı ve rıza'nın da maça sakat çıkması sahada oynanan futbolun kalitesini olumsuz etkiledi. altay'ın da bu olumsuzluklarda payı olduğunu söylemeden geçmeyelim. karşısındaki rakibinin adından çekinen ve futbol adına pek fazla zenginlik sunamayan altay'ın ligde kendine daha somut bir hedef seçmesi gerekir gibi geldi bize... maçtan sonra teknik direktör jusmin yavorek'e altay'ın ligdeki amacını sorduğumuzda bize pek açık yanıt veremedi. sadece, bu tartışmayı beşiktaş'ın futbolunu beğenmediğini söylemekle yetindi. ama bu kötü futbola kendi takımının yaptığı katkıyı unutmuş gözüküyordu.