11 eylül 1991 tarihli dünyada ve türkiye'de spor dergisinden;
önce huzur..
altan tanrıkulu
bursa'ya ayak basışımızdan maçın başlama düdüğüne kadar kime sorduysak aynı yanıtı aldık: "fener bugün kazanmak zorunda.."
ve fener gerçekten maçı kazandı..
peki bu ne kadar sürecek? taraftarın, yöneticinin, basının bu şartlanması ne zaman bitecek? fener formasını giyen futbolcu ne zaman rahat olacak? ne zaman taraftar en ufak hatada futbolcusuna "dışarı" demeyecek? ne zaman futbolcular maç sonrasını değil de, maçı düşünecekler?
bu soruların yanıtı çok basit.. fenerbahçe türkiye'nin en popüler, en fazla taraftarı olan, en fazla para harcayan, en çok seyirci toplayan, en sevilen ve en sevilmeyen takım ünvanlarını yitirmediği sürece..
maç öncesi bursa çelik palas oteli'nde kalan fenerbahçeli futbolcular sessiz ve sakindiler. fakat bu, rahatlıktan değil, rahat olmaya çalışmaktan ileri gelen bir sessizlikti. günlerdir "10 numara" kavgasi içine itilen oğuz ve tanju öğle yemeğinden sonra aynı asansöre binip odalarına çıkarken "restoranda benim sandalyeme oturdun" diye kavga etmiyorlardı (!) ikisi de bu tür bir tartışmanın takıma zarar vereceğini biliyordu. çünkü biri "kral", biri "imparator" du..
gerson mükemmeldi. zaten aydın ve bursa maçını izleyen herkes fenerbahçe'nin "siyah orfe"sini alkışladı. vokri attığı gol dışında yoktu. tanju yine top alamadı.. soczinsky ve müjdat görevlerini sakatlanma pahasına yaptılar.. turhan çalışkan, ümit biraz bencildi..
bir de kaptan oğuz.. aydın maçının 67'nci dakikasında "dışarı" diye bağrılan o.. bursa maçında en çok alkış alanlardan biri yine o.. maç sonrası gece 23'de telefonla sorduğumuzda, "ben iki maçta da aynı oyunu oynadım" diyen yine o.. galiba bir yerlerde bir yanlışlık var. ve bu yanlışlığın en çok farkına varanlar da futbolcular..
tekrar fenerbahçe'ye dönelim.. geçen yıl olduğu gibi aydın'a yenilerek başladı fener.. sonra deplasmanda alınan galibiyet.. o da geçen sezonun aynısı..
fark olup olmadığını önümüzdeki iki-üç hafta gösterecek.. şu an sakat olan aykut'un "geçen yıldan en büyük farkımız hocamız.. hiddink fenerbahçe dışındaki herşeyi düşünüyordu, venglos ise sadece fenerbahçe'yi düşünüyor." sözleri doğrultusunda biz de hocaya güveniyoruz.