italya'daki 1-0'lık üstünlüğünü ankara'ya taşıyan kırmızı-siyahlılar, filip'in penaltısıyla öne geçtiler. ferrari'nin kendi kalesine attığı gol ve ali tandoğan,g.birliği'ne farklı galibiyeti ve 4.turu getirdi.
türk futbolu, dünya üçüncülüğünü yakalarken takımdaki oyuncuların büyük bölümü yurt dışında forma giyiyordu. açıkçası korkmuştuk ligimiz için. acaba lejyonerlerimiz çoğalırken ligimizin kalitesi düşüyor muydu? gençlerbirliği sağolsun korkularımızın boş olduğunu bize gösterdi. premier lig'den blackburn ile başladığı seriyi portekiz ligi'nin zirvesinden sporting lizbon ve serie a'da milan, roma, juventus ve lazio'nun hemen arkasında 5.sırada olan parma ile sürdürdü. darısı ispanya ligi'nin başına artık. parma'daki galibiyetin ardından ankara'da herkes zafer bekliyordu. politika dünyasının tepesindeki isimlerin 19 mayıs stadı'ndaki varlığı bunun habercisiydi. çünkü başarı, herkesi bir mıknatıs gibi çekiverir kendine.
parma'ya bombardıman karşılaşmanın ilk dakikasından itibaren rakibini sahasına hapseden gençlerbirliği, turun bir kazaya kurban gitmesini istemiyordu. youla, parma savunmasının arasından bir tren gibi geçiyordu. 31.dakikada kaleci frey'in ceza alanı içinde youla'ya yaptığı hareketi penaltı olarak değerlendirmeyen fransız hakem poulat, aynı ikilinin ceza alanı dışındaki pozisyonuna penaltı vererek hatasını affettirdi (!). 37.dakikada filip'in kullandığı penaltı, turun sahibini belirliyordu. frey, kırmızı kart görmüş ve takımını 10 kişi bırakmıştı. ikinci yarıda olgun ve turu sahiplenmiş bir oyunla sahadaydı g.birliği. parma'nın gol atabilecek gücü yoktu. 81.dakikada kaleci botonjiç'in uzun vuruşunda ferrari'nin ters kafası bu tezi de çürütüyor ama kalenin yerinin yanlış olması farkı ikiye çıkarıyordu: 2-0. ali tandoğan'ın +92'de attığı 3.gol, çok önemli bir şeyi belgeliyordu: finalin oynanacağı göteborg, o kadar da uzak değil