muhtelit takım fena bir oyundan sonra, yunan takımı ile, gene, berabere kaldı
türk ve yunan muhtelitleri arasındaki ikinci müsabaka, dün yapıldı ve iki takım da gene birer sayı yaparak oyunu berabere bir netice ile bitirdiler.
stadyom, cuma günkü kadar kalabalık değildi, seyirci adedi altı bin kadar tahmin olunabilirdi. hava açık, güneşli, fakat soğuktu. sahaya evvelâ saat üçte misafirlerimiz çıktılar ve halkı selâmladılar. arkalarında gene kırmızı forma, beyaz pantolon vardı. bizim takım yirmi dakika kadar sonra geldi. mutat merasim yapıldıktan sonra kur’ayı gene misafirlerimiz kazanarak takımlar dizildiler. bizim takım, mithat müdafaaya, reşit muvani hattına, rıza da kaleye alınmak suretile cuma günkü şeklini muhafaza ediyordu.
oyuna tam üç buçukta başlandı. top, merkezden kemal faruki'nin ayağına geçti ve uzun bir pasla niyazi'ye gitti. niyazi ofsayt vaziyetinde olduğundan ilk akın akim kaldı. misafirlerimiz merkezden yaptıkları bir hücumla buna mukabele ettiler, bizim kaleci kurtardı.
ilk dakikaların intibaı şudur: muhacimlerimiz, cuma günkü gibi ezici bir tazyik ile yunan müdafaasına yüklenemiyorlar, hücumlarımızı hep sağ taraftan yürütmek istiyoruz. cevval ve canlı bir oyun oynıyan yunan müdafaası, kolaylıkla bunları kırıyor, topu kendi muhacimlerine gönderiyor, bu suretle mukabil akınlar başlıyor.
beşinci dakikada soldan iyi hazırlanmış bir hücum yaptık. rabii, sağ açığa uzun bir pas gönderdi, niyazi güzel bir kafa darbasile topu kaleye sokmak istedi. fakat kaleci yakaladı. fırsat buldukça hep sağdan akın yapıyoruz. merkez muhacim bugün çok iyi. fakat sağ iç kemal faruki, yorgun ve durgun akınları bozuyor. misafirlerimize iki korner oldu; kurtardılar.
sekizinci dakikada akınlar tam bir muvazenet arzediyor. şimdi soldan bir iki hücum yapmak istedik. sağiç kadar soliç fikret te fena oynadığından bu da müessir olamadı.
onuncu dakikada misafirlerimiz merkezden bir akın yaptılar. müdafamız vaktile topa yetişemedi. kalemize giden alel de bir şutü rıza yakaladı ve beceriksizce elinden kaçırdı. kale önünde dört beş saniye devam eden bir kargaşalık oldu, top ayaktan ayağa gidip geldi, fakat bir türlü uzaklaştırılamadı ve yunan muhacimlerinin birinin ayağından fırlıyarak kalemize girdi.
bu gol, misafirlerimize daha büyük bir azim ve cesaret vermişti. müessir akınlara başladılar. bereket versin müdafaa oyuncularımız bugün çok iyi oynuyorlar, tehlikeleri bertaraf ediyorlar. yunan takımı, açık bir oyun sistemi takip ettiğinden bize çok fırsat veriyor. sağiçin fena oyununa rağmen biz hâlâ sağ taraftan yürümeğe uğraşıyoruz. merkez muhacim, topu ekseriyetle sağ cenaha gönderiyor. fakat burada bu paslar heder oluyor. niyazi atılgan ama teknik değil.
yirminci dakikada güzel bir gol fırsatı kaçırdık. fikret, topu üç dört metreden kalenin dışına attı. otuzuncu dakikadan sonra hücumlarmız sol tarafa intikal etti. müessir iki hücum yaptık. bu da müsbet bir netice vermedi.
bu sırada misafir takımın hücumları da eksik olmuyor, müdafaamız bunları durduruyor. muavin hattımızın iki cenahı vasat bir oyun oynuyor. fakat merkezi fena, nihat yorgun ve asabi. muhacimlerimiz arzu edildiği kadar beslenemiyor. fikret, çok defa soliç mevkiinden muavin hattına inerek yerini boş bırakıyor. zaten, durgun, cansız, isteksiz bir oyun oynuyor.
devrenin bitmesine yarım dakika faruki’nin fena oyunu o kadar bariz bir şekil aldı ki takımdan çıktı, yerine leblebi mehmet girdi. maamafih ilk devre bitmek üzere.
devrenin bitmeisne yarım dakika varken leblebi mehmet, yere düşmeşine rağmen fikret'e bir pas verdi. o da topu zeki'ye verdi. zeki topu, mukabil bir pasla başka tarafa göndermedi: çünkü hiç birinin bir şey yapamıyacağına kaptan da kani olmuştu. topu sürdü; karşısına gelen oyuncuları karışık bir vaziyette gererek kaleye iyice yaklaştı ve isabetli bir plâse ile golü yaptı.
uzun bir düdük. devre birer sayı ile berabere bitmişti.
ikinci devre
ikinci devrede kemal faruki’nin yerinde leblebi mehmed’in, hatta fikret’in yerinde de soyunmuş balkonda oturan lâtif'in oynıyacağı ümit ediliyordu. çünkü her ikisi de hiç iyi değildi. fakat böyle olmadı. kemal faruki gene eski yerinde kaldı, yalnız kaleye ulvi geçti.
oyuna başlanınca soldan ve sağdan iki akın yaptık. rabiî iki güzel şut çekti, bir şey olmadı. şimdi biraz daha iyi oynıyabiliyoruz. nihat ta düzelir gibi oldu. onuncu dakikaya kadar bir iki akın yaptık. zeki güzel bir şüt çekti. kaleci tuttu.
onuncu dakikadan sonra misafirlerimiz de sağdan iki tehlikeli akın yaptılar. çok sağlam oynıyan müdafaa, bunları da kurtardı. sonra gene mukabil ve neticesiz hücumlar başladı. oyun bir müddet böyle devam etti. fakat yirmi altıncı dakikadan sonra, misafirler ağır basmağa başladılar. otuzuncu dakikadan sonra, yunan’lıların tazyikını bertaraf ettik. oyun mütevazin bir hal aldı ve gene iki taraflı akınlar başladı. iki tarafa da sayı yapamamaktan mütevellit bir asabiyet gelmişti. hücumlar çok sert bir mahiyet alıyor, favüller tekerrür ediyor, hırçın bir haleti ruhiye hüküm sürüyordu.
oyunun sonlarına doğru fikret açığa, rebiî içe geçmişlerdi. sol taraf nihayet iyi bir akın yaptı. fikret, kale önüne kadar topu indirdi ve burası karıştı. bu karışıklık arasında top yunan kalesine girmişti. fakat, top muhacimlerimizden biri tarafından el ile itilerek kaleye sokulduğu için bittabi gol olamadı.
müsabaka iki üç dakika sonra bu netice ile hitam buldu.
bu müsabaka hakkında umumî bir hüküm vermek lâzım gelirse bilhassa şunları söylemek lâzımdır. takımımızın hücum hattı, cuma günkü oyununun yarısını oynıyamamıştır. muhacim hattında yalnız ve başlıbaşına zeki oynamış, diğerleri derece derece fena oynamışlar ve maalesef değiştirilmemişlerdir. merkez muavin ilk devrede pek fena idi, ikincide biraz düzeldi. müdafiler iyi idiler. takımımız, hiç bir zaman kuvvetli ve müessir bir tazyik vücude getiremedi. iyi oynıyanlar, zeki, bürhan, mithat ve reşat’tı; o kadar...
misafirlerimizin müdafaa hattı gene iyi di. münferit akınlarımızı kolaylıkla kesiyorlardı. fakat mütemadiyen oyuncu değiştiriyor, oyuna taze kuvvetler sokuyorlardı. bizim oyuncularımıza faik noktaları, daha atlet ve nefesli olmaları, daha büyük bir gayretle oynamaları, her topa çıkmaları, çok sıçramaları, başlarını çok iyi kullanmaları idi. son söz olarak dünkü maçın tatsız, zevksiz ve ahenksiz bir oyun olduğunu ilâve etmek lâzımdır.