tunalı hilmi caddesi’ndeydim. havaların dengesizleşmesi ve biraz da dikkatsiz giyinme yüzünden boğazım gıcıklanıyordu. benim gibi hastalık namzeti bir arkadaşımla bestekar’daki teaco’ya oturduk, ballı ve yaseminli yeşil çay içmeye koyulduk. nedense antalyaspor maçının 15:30’da başlayacağını zannediyordum ona göre de rahat hareket ediyordum. saat 15’te, yavaşça hazırlanıp olgunlar’a geçmeye karar verdiğim sırada, telefonuma maçın başladığının haberi geldi. alelacele çıkıp olgunlar’a doğru koştururken bir bildirim daha geldi: dakika 1, gol candeias. bestekar’da bıraktığım arkadaşıma mesaj attım, ilk defa bir maça geç kaldığımı ve gençlerbirliği’nin o sırada gol attığını söyledim. arkadaşım, koşarak gidersem ikinci gole yetişebileceğimi söyledi. yetişemedim.
konur sokak’tan olgunlar’a çıkmama 100 metreden az bir mesafe kalmıştı ki, onlarca insanın hep bir ağızdan “goool” diye bağırdıklarını duydum. alerta’ya vardığımda insanlar hâlâ ayaktaydılar. henüz maçın 13. dakikasında, candeias’ın asistinde giovanni sio topu ağlarla buluşturmuş, gençlerbirliği’ni antalyaspor karşısında 0-2 öne taşımıştı. (candeias, sio’nun ofsayta takılmaması için son çizgiye kadar inip orta yaptığını düşünüyorum nedense.)
tek tek bütün golleri ve önemli dakikaları anlatmak istemiyorum tabii ki. üçüncü golden sonra oyun disiplininden iyice düşen antalyaspor’da, bahadır öztürk, 23. dakikada kırmızı kart görerek takımını 10 kişi bıraktı. sio, candeias ve stancu‘nun golleriyle maçın skoru tayin edildi: antalyaspor 0-6 gençlerbirliği.