o gün 19 mayıs a girdiğim anda bir terslik olduğunu anlamıştım. maraton tribün girişinde ciddi anlamda uzun bir sıra vardı. sıranın sebebinin tek gişe açılması olduğunu önümde duran; cavcav ve yanal'a söven yaşlı amcadan anladım.
sahaya girdiğimde ilk yarının, yarısı oynanmıştı. dayıoğlum ömer abimi o kalabalıktan seçtim ve gidip yanına oturdum. o da gergindi. sıra beklemeye alışık olamayan gençler taraftarlarını geriyordu beklemek belki de.
maçtan hatırımda kalan iki takım oyuncularınında çok gergin olduğu ve omuz atmaların ve tekmelerin havada uçuştuğuydu.
esmer, uzun saçlı, kısa boylu bir kadın gençler taraftarının sesi ise; zaten çok gürültülü olmayan gençler taraftarının sesleri arasından sıyrılıyordu. ne dediğini anlamıyordum ama öfkeli olduğu aşikardı.
son on dakikaya manisa 3 farklı önde, gençlerbirliği ise 2 oyuncu eksik girmişti. o dakikadan sonra gençler taraftarı olmayan ama ersun yanal, gençler mücadelesini izlemek isteyen bir grup taraftar maçtan çıkmak için kapıya doğru yönelmeye başladı.
sesi gürültüden sıyrılan o kadın taraftar ise kapının üstündeki bazen davulcuların durduğu yerden, çıkan taraftarlara doğru bağırmaya başladı:"nereye gidiyorsunuz, takımı yalnız bırakmasanıza, siz ne biçim gençler taraftarısınız" hatta şunu bile dedi:"bana sevgilim kombine aldı ben kız halimle gitmiyorum, siz neden gidiyorsunuz"
kırklı yaşlarda saçları seyrelmiş bir adam ise tam stattan çıkacakken zaten gerilmiş sinirlerine hakim olamadı ve o kadın taraftara:"ne diyon lan sen ....." diyerek sövdü.
bir an da stat çıkışında itiş kakışmalar başladı. benim naçizane görüşüm maratondaki gerginliğin müsebbibi o kadın taraftardır.
daha sonra maraton tribünün "cavcav istifa" tezahüratlarına kale arkasından bir grup baskına gelmiş ve "büyük başkan cavcav" tazahüratlarıyla cevap vermişler, yine itiş kakış olmuştu.
maçtan çıktığımda yanımda yine dayıoğlum ömer abim vardı. insanlar birbirlerini itiyor, polis ayırıyordu.