normal fikstüre göre 16 ocak’ta başakşehir türkiye kupası’nda, 4 gün sonra da gençlerbirliği 1. lig maçında hatay’da hatayspor’la karşılaşacaklardı. istanbullular ve ardından alkaralar kötü zemin nedeniyle hatay’da oynamak istemediklerini tff’ye ilettiler. federasyon başakşehir’in talebini haklı bularak maçın fikstürünü değiştirdi ve ilk maçı istanbul’a aldı. ama ne hikmetse ilgili maçtan 4 gün sonra oynanması gereken gençlerbirliği’nin talebi reddedildi ve maçın hatay’da oynanacağı açıklandı!
biz ölümlüler de bu kararın ardından tff’nin jet hızıyla sahayı düzeltecek bir çözüm bulduğunu düşünüyorduk. fakat takımlar daha sahada ısınırlarken kazın ayağının hiç de öyle olmadığı fark ediyorduk.
maç başlamadan önce spiker ve yorumcunun, “zemin çok kötü, muhtemelen 4 gün sonra oynanacak olan başakşehir maçı başka stadyuma alınır” sözleri ise işin daha ironik yanıydı!
şaşırmamak gerek. sonuçta haftalarca zemin kötü diye açıklama yapmasına rağmen gençlerbirliği ve ankaragücü’nü osmanlı stadyumunda oynatan ama ne hikmetse ankaragücü - beşiktaş maçına sayılı saatler kala “bu sahada maç yapılmaz!” diyerek karşılaşmayı kayseri’ye alan da aynı tff’ydi sonuçta.
belli ki, kuruldukları günden bu yana -çıkarlarını korumak için ülke futbolunda istemedikleri nerdeyse hiçbir şeyin yapıl(a)madığı, bu yüzden de ülke futbolunun ilerlemesinin önündeki en büyük köstek olan 3 istanbul takımına bir de başakşehir eklenmiş.
bize de, her fırsatta 3-5 takım dışındakilerin “kobay faresi” olduğunun büyük bir istikrar ve itinayla vurgulandığı güzide futbolumuza hayırlı, uğurlu olsun(!) demekten başka bir şey kalmıyor.
gelelim maça;
şampiyonluğun en büyük adayı olan gençlerbirliği, maçın ilk dakikalarında top sürmenin oldukça zor olduğu zeminde rakibi üstünde baskı kurmayı başardı. bir de buna nadir’in 17’de karambolde önüne gelen topu kaleye göndermesi eklenince lider için her şey tıkırında gidiyordu.
beyaz formalılar 30. dakikada mesut’un nefis frikik golüne kadar rakiplerine hiç fırsat vermediler. fakat ne olduysa o golden sonra oldu.
hataysporlu oyuncular tam anlamıyla oyundaki konsantrasyonlarını arttırarak, sahada takım arkadaşlarını kollayarak ve ikili mücadelelerde adeta savaşarak oynamaya başladılar.
kora kor mücadelelerini ikinci yarıda da sürdüren bordo-beyaz formalılar ahmet oğuz’un acayip hatasından faydalanarak takımlarını öne geçiren golü attılar.
golden sonra gençlerbirliği maçı rakip sahaya yıkıp gol atmaya çalışsa da rakibin neredeyse hiç boş alan bırakmaması nedeniyle selçuk’un direkte patlayan şutu dışında tehlikeli olamadılar ve 90+4’de yedikleri kontra golüyle sahadan 3-1 yenik ayrıldılar.
zeminin kötü olduğu gerçek fakat her iki takımın da aynı sahada oynadığını düşünürsek maçı daha çok isteyenin aldığı aşikar. bu yüzden alkaraların şampiyon olmak için sonraki maçlarda daha iyi konsantre olması, takım oyunu oynaması ve son dakikaya kadar mücadele etmesi gerekiyor.
önemli bir dip not olarak; son maçlarda gençlerbirlikli oyuncuların maçın başından itibaren nerdeyse her pozisyonda hakeme çullanmaları ve bunu alışkanlık haline getirmeleri hem gençlerbirliği kültürüne yakışmıyor, hem de sahada oynamak istedikleri oyundan uzaklaşmalarını ve sürekli oyundan kopmalarına sebebiyet veriyor. bu nedenle teknik ekibin biran önce bu konuya eğilmesi gerekiyor.