şarokşarla yapılan maç, kumsal bir sahada oynandı ve macarlar üstün bir oyun gösterdiler
budapeşte (özel) — gyuladan dün sabahleyin hareket ettik ve öğleüzeri 11,45 te budapeşteye geldik. bize tahsis edilen belvü pansiyonuna yerleştikten sonra temizlendik ve saat 16 da bir otokara binerek bu güzel şehri iki saat kadar dolaştık. bugün macarların en büyük bayramları olan sen stefan yortusuna musadif olduğu için şehir baştanaşağı bayraklarla donanmıştı.
20/8/935 sabahı şehirde yaya olarak hafif bir gezinti yaptıktan sonra istirahat ettik.. saat dörtte otomobillerle budapeşteye 10 kilometro mesafede bulunan şarokşara gittik.
yolda bize belediye reisleri de iltihak etti ve hep beraber meçhul askere bir çelenk koyduktan sonra sahaya geldik. sahaları kum ve çok fenaydı; ayni zamanda da küçüktü. tribünleri küçük ve duhuliye tarafı set set çayır. halk açık havada kolaylıkla oturabiliyor.
saat beşe beş kala evvelâ biz, sonra da şarokşar takımı alkışlar arasında sahaya çıktık, mutad bayrak merasimden sonra parayı onlar kazandılar ve güneşi lehlerine aldılar, oyuna başladık. tribünde localardan birinde türk bayrakları sallanıyordu. bu locaya türk elçiliği erkânı gelmişlerdi. şarokşar takımı macar profesyonel likinin 6 ncısıdır.
bizim takımımız şöyleydi: necdet - hüsnü, osman - faruk, ibrahim, nuri - necdet, münevver, şeref, fazıl, dan a .
macarların iki bekleri, santrhafları, sağiçleri ve solaçıkları hepsi 10 defa, sağ bekleri 35, sağiçleri ise 45 defa enternasyonal olmuşlardır. diğer oyuncuları hep birinci sınıf oyunculardır. hepsi iriyarı, bizim çocuklar bunların yanında pek küçük kalıyorlardı. macarlar bilhassa yerden son derece güzel ve kontrollu oynuyorlardı. şorokşar takımı segetten çok yüksek ve güzel oynuyor. esasen segetle yaptıkları maçta iki defa berabere kalmışlardır. bilhassa sağiç oynıyan tokaç ihtiyar olmasına rağmen fevkalâde bir oyuncu. bütün oyunu idare eden ve akınları yaptıran o, oluyor ve bizi son derece fena vaziyetlere de o sokuyordu. buna mukabil galatasaray takımı hiç te güzel oynıyamadı. buna sebeb hem yorgunluk, hem de sahanın fenalığıydı. saha adeta bir plâja benzediği için bu maça kumda futbol müsabakası demek münasib olur. takımda en güzel oynıyan necdetti, esasen iki golümüzü de necdet atmıştır.
oyuna tam saat beşte başlandı. ilk iki akını biz yaptık. şerefin şütü dışarı gitti. önce onların pasları iyi değil. biz daha iyi oynuyoruz. fakat macarlar yavaş yavaş ağır basmağa başladılar, sıkışık bir vaziyete osman muhakkak bir gol kurtardı.
galatasaray daha açılamadı. onlar açıldılar ve güzel bir akın yaptılar ve güzel bir şütlerini kaleci necdet çok güzel bir plonjonla kornere attı. pasları yerden. çok mükemmel ve seri surette yer değiştiriyorlar. boyuna bizi sıkıştırıyorlar. necdet tekrar muhakkak bir gol kurtardı; macarlar tekrar hücum ettiler ve tekrar bir şütlerini necdet ancak kornere atarak kurtardı. bu kornerde top yuvalanarak kalemize girdi 1-0 mağlûb vaziyete düştük. galatasarayın bilhassa bek ve hafbekleri hiç oynıyamıyorlar. hakem bizim akınları ofsayd vererek durduruyor.
20 nci dakikada münevverden çok güzel bir pas alan sağaçık necdet topu sürdü, karşısındaki hafbeki güzelce kıvırdı ve sıkı bir şütle ilk golümüzü yaptı: 1-1. sağ hafbekleri danyali hep elle tutuyor ve hakem de görmemezliğe geliyordu. fakat halkın bağırması üzerine çalıyordu. bu sıralarda kalemiz tekrar sıkışıyor ve bize korner oluyor, sağiçleri tokaç falsolu bir vuruşla kalemize 3 metro mesafeden bir gol daha yaptı: 2-1.
bekler çok sıkışıyor. macarlar çok güzel oynuyor ve boyuna kalemizi bombardıman ediyorlar ve hüsnünün canla başla çalıştığı görülüyor ve muhakkak sıkışık vaziyetlerde kafa ile çıkarışları halkı bile heyecana getiriyor. bugün şeref çok fena, aldığı pasların hiçbirini açıklara veremiyor.. solaçıklarının güzel bir pasını sağiçleri eşape ile kalemize kadar getirdi ve top ağlarımıza takıldı: 3-1. halk heyecanla hem bağırıyor ve hem de gürültü yapıyor. ibrahimin yerine lûtfi santrhafa geldi. münevver fena değilse de ayağı sakat olduğundan demir gibi şütlerini atamıyor. fakat necdete güzel paslar veriyor. necdet tekrar münevverden bir pas aldı ve gene birinci goldeki gibi hafı ve beki atlatarak sıkı bir burunla zaviyeden ikinci golümüzü yaptı: 3-2. fazıl da çalışıyor ve şerefe güzel paslar veriyordu. fakat fazıldan aldığı bütün pasları şeref dışarı atıyordu. solaçıkları boyuna kalemize kadar iniyordu. bu suretle birinci haftaym bitti.
ikinci haftaymda, takımda farukun yerine ibrahim ve şerefin yerine de gündüz girdi. bu aralık macarlar da, biz de fırsatlar kaçırıyorduk. fakat macarlar gayet yerden ve küçük paslarlarile derhal kalemize kadar iniyorlardı. nihayet bir hücumlarında sağaçıkları güzel bir şandeli kafa ile gol yaptı: 4-2. santrhafta lûtfi hiç muvaffak olmuyor. macarlar açıklarile kalemize kadar iniyorlar ve her akınları yeni bir gol tehlikesi yaratıyor. galatasaray çalışıyor, fakat çok güzel yer tutan ve iyi gören macarlar karşısında hiç müessir olamıyoruz. kaleci necdet muhakkak gol olacak vaziyetleri kurtardığı halde bazan pek fena vaziyette gol yiyor.
bu aralık necdet nuriden güzel bir pas aldı ve ortaladı, fakat şeref gene avuta salladı. şeref danyaldan aldığı bir pası da dışarı attı. son dakikalarda necdet çıktı, avni girdi. gündüz, muhakkak gol olacak vaziyette iken fazılın 5 metro gerisine pas verdi, bu golü de böyle kaçırdık. kadrinin yerine fahir girdi, fakat fahir solaçığı hiç tutamıyor. gene soldan bir akınlarında hüsnüye faul yaptılar, hakem görememezliğe geldi ve vaziyet karıştı. top bir daha ağlarımıza takıldı: 5-2. gündüz güzel bir fırsatı son dakikada kalecinin eline verdi ve oyun 2-5 mağlûbiyetimizle bitti. saha kilyos plâjı gibi kumla dolu olduğu için oyuncularımızın ayağı kayıyor ve enerjilerinin yarısını burada sarfediyorlardı.