dün akşam adana'da son yılların en ilginç maçlarından biri oynandı. italya'da işçi ve komünist takımı olarak bilinen livorno, adana 5 ocak stadı'nda demirsporlularca ağırlandı. pankartlar, tezahüratlar, bayraklar tribünleri miting havasına soktu.
belki şehre livorno gelir, iklim değişir, bir serinlik olur diye gittik adana’ya. nasıl oldu da yeryüzünün tribünleri en radikal takımlarından biri olan livorno adana’ya geldi sorusunun cevabını aramaya... cevabı bulmakla kalmadık, duyduklarımıza, gördüklerimize inanamadık. alice’i harikalar diyarı’na götüren delik hakikaten çok büyükmüş.
itirafla başlayalım: hayatımda hiç bu kadar sürreel bir ortam görmedim. bu memleketin tüm muhalifleri, solcuları futbola dair bir rüya görse sanırım buna benzer bir şey olurdu. düşünün megafondan resmi şarkı olarak çav bella çalıyor. che bayrakları sallanıyor, hasta siempre’ler gırla. filistin var, küba var, sovyetler de var. ‘güler zere ölmesin’ var. yetmiyor sahada livorno var ve demirspor var. mitinge geldik hissi veren karşılaşmanın fellini filmleri tadında en gerçek dışı an ise şu: şimşekler grubunun dünya tatlısı amigosu küçük rafet, lucarelli’nin elinden tutup şimşekler’e koşturuyor, lucarelli sol yumruğuyla selamlıyor onları. ‘hoşgeldiniz italyan komünistleri’ pankartı bile açılıyor. orak-çekiç eksik diyorduk, o da çok geçmeden zuhur ediyor. memleketin neredeyse tüm sağ partilerinden belediye başkanı seçilen aytaç durak boynundaki livorno atkısıyla lucarelli’ye şilt veriyor... daha ne söylenir ki?
kafamız karmakarışık. işler o kadar basit, saflar o kadar net değil çünkü. öyle olsa mhp belediye meclisi üyesi bekir çınar bu kulübe başkan olur, olmakla kalmaz livorno’yu getirir miydi? başka bir ruh vardı dün adana’da. sanki demirspor kimliği altında bir başka forma bürünmüş bir yerdi dün çukurova. o ruhun en iyi temsilcisi ise bekir başkan’dı. siyaset ötesi bir kimlik olarak demirspor’un işçi takımı kimliğini öne çıkarıyordu. levski sofya, st. pauli, marsilya, celtic, liverpool ve aek’i çağırıp bir turnuva yapmak istiyordu. şunları söyleyebilen kaç başkan var ki memlekette. memleketi geçtim, bu dünyada: “muhaliftir demirsporlu, aykırıdır. bu kimlik kim gelse değişmez. dün de böyleydi yarın da böyle olacak. hrant dink’e desteği de haksızlığa karşı duruşumuz yüzünden verdik. futbol toplumsal barışın taşıyıcısı olacak güçtedir. istersek açılımın bile öncüsü oluruz.”
iki ads’ye karşılık bir livorno
neler yoktu ki dün akşam? düşünün adana demirspor resmi store’unda yıldızlı venceremos tişörtleri satılıyor. her köşede bir slogan var. izmir’den göz-gözlüler, istanbul’dan çarşı, ankara’dan alkaralar orada. ‘alemin allah’ı geliyor’ tezahüratıyla çıkıyor sahaya adana. maratonun önünde ‘raydan çıktık’ pankartı sanırım olayı çok güzel özetliyor.
maç mı? doğrusu sahada gördüklerimizde de, tribünde de futbol sonradan geldi. mesajlar yumağından ayıklanabilenler şunlar: tribünler iki kere ads diyorsa bir kez livorno diyor. maç limonata gibi sakin, tribünler yerinde duramıyor. 31’deki müthiş meşale festivali enfes. arkasından gelen mersin idman yurdu sallaması da bir o kadar komik. maçın en şamatalı anı: sabah basın toplantısında livorno antrenörüne ‘klima altında oynasak mı’ dedirten bunaltıcı hava akşam da aynı makamda sürüyor. tribünler inliyor: ‘sula bizi itfaiye.’ bakıyorlar tık yok: ‘sulamayan mersinli.’ ve zafer! livornoluların şaşkın bakışı altında tüm tribünler yapay yağmur altında. gözler bir yandan da lucarelli’nin üzerinde. iddia o ki gol atarsa altından ilginç bir tişört çıkaracak. ama çıkaramadan çıkıyor luca. maçı iyice mitinge dönüştüğü ve çirkinleştiği an. polis tekme tokat bazı pankartları indirmeye kalkıyor. sonuçta burası türkiye buradan çıkış zor. rüyadan uyanma vakti yani... netice? sıfıra sıfır.