güzün hakkını veren hafta, tanıl bora 21.10.2003 | radikal futbol
klasmanda ise kopmalar değil;ama açılmalar gösteriyor kendini. lider beşiktaş, puan farkını beşe çıkarttı. ilk beş sıra, takipçilerinden biraz uzaklaştı. puan sayısı çift haneli olanlarla tek haneli olanlar arasındaki hat da bize bir şeyler söylüyor artık
beşiktaş, hiç tatminkâr olmayan bir oyunla diyarbakır’ı geçerek zirvede kendi kendine durmaya devam etti. lucescu, 'ısınan kadro genleşir' prensibini uyguluyor. mühim avrupa maçları öncesinde ve dönüşünde ‘esas’ oyuncularının yerine başkalarını oynatarak kadrosunu geniş geniş kullanmaya bakıyor. onun yaptığı, kadrosunu merdaneli makine gibi çalkalayan fatih terim’inkinden farklı bir iş. lucescu’nun senatörleri ve yaverleri/çömezleri var. herkes, fiilen, rütbesini biliyor. (bir problem var: daniel pancu niye hâlâ senatör?) cumartesi gecesi, senatör olmayan ama senatör muamelesi görmek isteyen iki adam açısından dramatikti. avam kamarasının başkanı sayabileceğimiz tümer metin, üç puanı getiren golü attı ve takımın en etkili adamıydı; derken sakatlandı ve çıkarıldı. (bu sefer onun yerine çile dolduran sergeni, düz beyaz forma ve şort iyice şişman gösteriyor. nerede bu tekstilciler?) sonradan girip attığı gollerle arabın intikamını’ oynayan ahmet hassan ise, ilk onbirde başladığı maçta en etkisiz gösterilerinden birini sundu ve dışarı alındı.
diyarbakır: pozitif
beşiktaş karşısındaki diyarbakırspor, yeniden 1 lig’e çıktığı 2001 senesinden beri istanbul’da izlenen en muntazam ve topla kollektif iş görme yeteneği en yüksek diyarbakırspor takımıydı. klasmanda iyi bir yerde durmuyorlar ama geçen iki sezona göre de daha iyi bir takım görüntüsü veriyorlar. bunda, ‘iyi' yabancı oyuncularının katkısı önemli. kona’nın evvelki sezonun ilk devresindeki performansını saymazsak, üç senedir ilk kez iyi yabancıları oluyor! inönü’de, geçen sezonun başından beri ilk kez, hücumda saffet-murat hacıoğlu ikilisinden biri olmaksızın oynadıklarına dikkat edin.