ne haftaydı ama..., tanıl bora 07.10.2003 | radikal futbol
ligin şimdiye dek en gollü haftası oldu: 40 gol. maç başına 4.4 gol. bundan önce en gollü hafta, 35 golle 4. haftaydı. chelsea’den bir tatlı huzur alan beşiktaş, elazığ’da pek harika değildi ama düşük randımanla bile fark attı
(...)
fenerbahçe’nin velodrom stadmda geçen yıldan kalma kötü anıları vardı: o zaman 2. lig’de oynayan rakipleri kupadan elemişti onları. cuma gecesi lacilerini çekerek çıktıkları velodrom’dan, galibiyetle çıktılar. mücadele kalitesi ve temposu yüksek bir maçtı. örnek olsun, 26. dakikada yaşanan sahneyi tasvir edelim; önce ogün kendi yan sahasmdan topla çıkıp savunmayı yarmaya kalktı; rakip defansla toslaştı; fenerbahçeliler de aurelio’yla aynnı şekilde mukabele etti, o da rakiple toslaştı. yaklaşık 30 metrelik bir alanda iki takımlar kalabalıklar halinde göğüs göğüse geldiler. tutkulu bir ‘amerikan futbolu’ sahnesiydi! serhat akın, üçü de yüksek kaliteli üç asisti, sürekli kanatlara katedişi ve çalışkanlığıyla sahanın yıldızıydı. fenerbahçe, olgunlaşan oyununa karşılık, konyaspor’dan daha çok sayıda fırsat üretmesinden ziyade rakibinden daha yüksek bir fırsat değerlendirme oranı tutturması sayesinde kazandı. fener bardağındaki suya bakanlar hâlâ ihtilafta: gitgide ivme kazanacak bir takımın hazırlık pasları mı bunlar; yoksa çekirgenin son dans figürleri mi?
konyaspor böylece üç hafta üstüste yenilmiş oldu ve başlangıç sermayesini epey eritti. hücumdaki zafer biryol-cenk-altan ‘hunisi’, konya’nın en önemli -silahı. fenerbahçe karşısında, umumiyetle bu üçlünün en diri adamı olan zafer'in nisbeten tutuk olması şanssızlıklarıydı.