sitedeki adlarıyla lucarelli, hugo sanchez ve birkaç arkadaşla birlikte perşembeyi cumaya bağlayan gece otobüsle ankara'dan çıktık yola. bende gençler forması, lucarelli'de lucarelli forması ve hugo sanchez'de livorno atkısı vardı. diğer arkadaşlardan birin de lucarelli forması diğerinde ise başka bir livorno atkısı...
sabah adanaya indiğimizde ilk farkettiğimiz şey sıcaktı. gerçekten çok sıcak bir gündü. forzolivorno.org'dan gelcek arkadaşlarla buluşmak için terminalden servisle atatürk parkına yola koyulduk. pardın üst caddesinde yarısı livorno yarısı adana demirspor olan maç pankartını görünce "akşam çıkışta alsak mı bunu" diye aklımızdan geçirmedik değil :)
saat 10 gibi hugo sanchez ile hemen "demir store" a yol aldık. hemen birer livorno-adana demirspor özel atkısı kaptık. ardından dayanamadım gelmişken bir de adana demirspor'un "düz mavi" taraftar formasından aldım. bu formaya bayılma sebebim formanın ortasındaki girinti şeklindeki adana demirspor amblemi idi. gerçekten çok şık bir forma olmuş...
forzolivorno'dan arkadaşların tek tek gelmesini beklerken saat 13'e gelmişti. bu arada perşembe gecesi livorno'yu karşılamaya giden arkadaşların çektikleri video ve resimleri görünce heycanımız bir kat daha arttı. lucarelli ile çektirdikleri fotoğrafları da görünce kıskanmamak elde değildi...
bir ara hugo sanchez internet cafe bulacağım diye aramızdan ayrıldı. biz de lucarelli ve 2 arkadaşla birlikte bunaltıcı sıcaktan kurtulmak için biraz turlayalım dedik. seyhan nehrine doğru yola çıktık. bu arada hugo sanchez'e birkaç kere ulaşmaya çalışsak da ulaşamadık. ardından nehrin oradaki adana demirspor tesislerinin karşısında çimenlerde dinlenirken "livorno olsa olsa karşıdadır" diye aklımızdan geçiriyorduk. o sırada sanchez aradı ve "baraj yolundayız livornoyu arıyoruz" dedi. "ne nasıl yani" diye sorarken "neden bize haber vermedi ya" diye aklımızdan da geçirmedik değil...
1 saat kadar sonra aradığımızda livornoyu bulduklarını, lucarelli ile resim çektirdiklerini ve imza aldıklarını söylediğinde galyana gelip üstüne çullanmamak için kendimizi zor tuttuk tabi :) kendine göre bir hikayesi vardı tabi. "heyecandan ne yaptığımı" bilemedim diye savundu kendisini. ona göre her şey bir anda gelişmişti vs vs...
saat 17 gibi kuzey kale arkasının arkasındaki sokakta demirlilerin toplandığını gördük ve o sokakta laklaka başladık. bu arada inanılmaz sıcak ve nem bir türlü bitmediğini tekrarlamam gerek... bu arada inanılmaz bir şey oldu... livorno'dan gelen 11 taraftar taksilerle sokağa geldiler. sokağa gelir gelmez etrafları demirlilerle sarıldı ve bir anda tezahüratlar söylenmeye başlandı. bir onlar bir demirliler derken süper, inanılmaz, hayal edilemez bir ortam oluştu sokakta!! inanın bu anı hayatınızda ya bir ya iki kere görürsünüz! yani bu maç zaten başlı başına bir "inanılmaz" ya da bağış erten'in dediği gibi "hayal adası" bir de bu olay gerçekten inanılmazdı...
üzerimdeki gençlerbirliği forması yüzünden bir sürü demirli tarafından durdurulup muhabbet ettik. tanıştık kaynaştık. ankara'dan geldiğimi anlattık. gençlerle ilgili, bir önceki sezonki demirspor-gençler kupa maçı ile ilgili ya da yine adanadaki kayseri-gençler maçı ile ilgili muhabbet ettik. demirspor taraftarının takım 15 yıldır süper ligi görmeyen bir kulübü bu kadar desteklemesinin ne kadar anlamlı ve özel bir şey olduğunu anlattık. hayranlığımızı dile getirdik...
saat 19:30'da birkaç gün önce "adana futbolu" adında kitabı çıkan demirsporlu yavuz yıldırım (sitedeki adıyla muharrem gülergin) ve bağış erten ile sohbet ettik. bağış bizim gibi gördüklerinin etkisi altındaydı. bir yandan burada olmanın ne kadar inanılmaz olduğunu söylüyor bir yandan da yaşananların ne kadar enteresan olduğunu anlatıyordu. onun deyimi ile burası "hayal adası" idi. livrono ile karşılaştırınca demirspor'un ya da türkiye'deki hiçbir takımın %100 solcu olması gibi bir durumun söz konusu olmadığı için burada yaşananlar sadece hayal olmalıydı. livorno'nun kalkıp türkiye'ye gelmesi, sokaklarda che bayrakları sallanıp çav bella söylemesini tribünlerde livorno sloganlarının atılması felan... "şu an yaşadığımız bir hayal adası ve ne yazık ki bu adama yarın asla olmayacak" diye eklemişti bağış...
ve sonunda 20:10 civarlarında güney kale arkasına girdik. güney kale arkası normalde demirspor maçlarında deplasman takımlarına verilen yer. bu yüzden fanatik demirliler bu tribüne girmiyorlarmış.
ve işte... livorno'nun sahaya çıktığı an film kopuyor. lucarelli ve arkadaşları orada ısınmaya başlıyorlar. ama sürekli tribünler lucarelli diye tezahüratlarını durmaksızın söylüyor. lucarelli biraz ısınıyor ardından gülücükler dağıtarak tribüne gidip alkışlıyor geri gelip devam ediyor ısınmaya... bu arada demirspor'un minik amigosu rafet saha ortasına geldi ve tüm tirbünlere üçlü çektirmeye başladı. işte o an livornolu ısınan futbolcuları grmeliydiniz. hepsi durdu ve şaşkınlıkla rafet'i izlemeye başladı. rafet şovunu bitirdi ve ardından gidip tüm livornolu futbolcuların tek tek ellerini sıktı. ardından lucarellinin ellerinden tutup şimşekler tribününe götürdü. lucarelli tribünleri alkışladı ve rafeti kıçağına alıp fotoğraf çektirdi.
maç başladı. tribünler bir şimşekler bir livorno diye bağırdı iki takımı da destekledi. "forza livorno" diye de bağırıldı "şimşekler" diye de... maçta adana demirspor güzel bir oyun çıkarttı. birkaç da güzel pozisyona girdiler ama tamamlayamadılar...
maçın 30. dakikasında ise görülmneye değer bir başka an yaşandı. tüm tribünler aynı anda meşaleler yakmaya başladı. bir anda tribünlerde görüş alanı sıfıra indi. ardından duman yavaş yavaş dağılırken futbolcuları görmek çok güzeldi...
maçın devre arasında adana demirspor'un 83 numaralı futbolcusu lucarelli'nin formasını aldığında resmen çatladık :) livorno soyuna odasına gitmedi.
devre arasında adana demirspor'lu ozan ile formalarımızı değiştirdik. bu da çok güzel bir başka anı oldu benim adıma... maçın en önemli sloganlarından "renklerin kardeşliği"ni kendi aramzıda yaşatmıştık...
güney kale arkasında kapalıya yakın olarak büyük çoğunluğu formasız demirsporlular ve maratona yakın bizler vardık. ortada ise 10 kadar kişilik bir grup maçın başından itibaren pankart açtılar. işte maçın 70inci dakikalarında güvenlik görevlileri pankartı indirmeye çalıştılar ufak tefek itişmelerin ardından devreye polis girdi. coplamalar felan derken pankart indirildi. işte o anda enteresan bir şeyler oldu. polis girmesi ile gaza gelen soldaki demirliler "çıkarın o atkıları" diye olayla hiç ilgisi olmayan arkadaşlara laf atmaya başladılar. atkı dedikleri de tribünün neredeyse yarısında olan ve demirstore da satılan yarısı demirspor yarısı livorno olan hatırla atkısı olması da bu ufak grubun ne kadar bilinçsiz ve bilgisiz olduğunu gösteriyordu. neyse olay biraz uzayınca biz ne olur ne olmaz diye tribünden çıktık. ama çıkarken bahsi geçen grubun "sözlü sataşmalarına" felan iyice sinirlendik. kısacası tek amaçları livornoyu izlemek, demirspor'a destek olmak ve bu maçın en önemli sloganı olan "renklerin kardeşliği" ve "anti holiganizm"i desteklemek için farklı illerden gelen 60 kadar arkadaş resmen bazı bilinçsiz ve anlamsız seyirciler nedeniyle "kurunun yanında yaş" olarak sinir ve moral bozukluğu ile tribünden çıktık...
kısacası bağış'ın maç öncesinde dediği gibi "hayal adası" maçın 70lerinde bitti...