milliyet gazetesi yazı işleri müdürü ve fanatik gazetesi yazarı cem dizdar, adana demirspor - livorno maçını kaleme aldı...
gidip gören türkiyeli arkadaşlar sağda solda livorno’dan ‘öfkeye yakın bir sitemle’ bahsederler. italya’ya benzememesinden, tarihi binaların yokluğundan, sıradanlığından dem vururlar. bir işçi şehri olan livorno’yu kavramak ve neden lanetli bir şehir haline getirilmeye çalışıldığını anlamak için 16. yüzyılda anayasasında bulunan şu metni okumak ve bu ilerici metnin bir kentin başına neler getirebileceğini doğru kavramak gerek…
diyor ki o metin, "hepiniz, hangi ulustan olursanız olun, 'doğulular, batılılar, ispanyollar, portekizliler, yunanlar, almanlar, italyanlar, türkler, berberiler, ermeniler, persler ve diğerleri' size temin ederiz ki, bu topraklara tamamen özgür ve her türlü kovuşturmadan uzakta bir şekilde gelmenize, kalmanıza, aileleriniz ile geçiş yapmanıza ve yaşamanıza, geriye dönme zorunluluğu olmaksızın oturmanıza, istediğiniz zaman dönerek pisa kenti ve livorno topraklarında yaşamanıza izin veriyoruz." işte burası livorno. sevmek ve saygı duymak için başka gerekçe aranır mı?
bu maçın futbolu seven, hayatla onun üzerinden de ilişki kuran insanlara çok önemli, çok insani bir mesajı var diye düşünüyorum. başka bir dünyanın, başka tür insan ilişkilerinin de mümkün olabileceğini göstermesi açısından nefes açıcı bir örnek bu karşılaşma.
düşünün, yıllarca alt kümelerde mücadele ettikten sonra italyan ligi ‘seri a’ya çıkıp orada da hatırı sayılır işler yapan livorno, aynı sınıftan, aynı duygudan olduğunu beyan eden türkiye 2. ligi takımı adana demirspor’un çağrısına uyup, “siz kaleleri, topu hazırlayın. maç etmeye, eğlenmeye, dayanışmaya geliyoruz” diyor… şimdi şu kahrolası dünyada bu maç bile başlı başına geleceğe olan inancımızı, umudumuzu diri tutmaya yetmez mi?..
‘sınıf’ kavramının lanetle anıldığı, unutturulmaya, yok sayılmaya çalışıldığı günümüzde demiryolu işçilerinin takımıyla, liman işçilerinin takımının maçı aslen bir ‘işçi sınıfı’ oyunu olan futbola gerçek anlamını da kazandırıyor. bu maç aynı zamanda “şu kadar forma sattık”, “şu kadar milyon euroya şu adamı aldık”, “yayın gelirimiz şu kadar”, “reklam ve sponsor girdimiz aldı başını gidiyor” diyenlere kocaman ve anlamlı bir kahkahadır da kanımca.
bu vesileyle, işim gereği maça gidemesem de bir beşiktaşlı, samsun demirspor’u seven biri olarak adana demirsporlu arkadaşların, ruhumun o tribünde olduğunu bilmelerini isterim.