cumartesi günü 2 abimin 3 kızını ağırlayışım ve akabinde pazar sabahı “çekirdek” ailemize dahil olan, evimin kapasite rekorunu kırdığım, 11+1 kişilik kahvaltının ardından ömer abim, yengem ve alperen’le birlikte, yoğun sağanak yağışın teslim aldığı ankara’da taksiye atlayıp 19 mayıs’ın yolunu tuttuk.
ben ilhan cavcav forması, alperem 90. yıl forması,ömer abim 2003-04 çubuklu forması ve yengem “12 numara” formasıyla tribündeki yerimizi alırken önce tanıl abi ardından da diğer ahaliyle karşılaşıp selamlaştık. “ya tamam ya devam” maçında tribüne ankaragüçlüler de destek atmışlardı...
son haftaların aksine ofansif bir kadro ile sahada olan gençlerbirliği, özellikle gol sessegnon’dan sonra ayağı en düzgün oyuncu olmasına rağmen haftalardır forma şansı bulamayan milinkovic’in bol bol yer değiştirerek yaptığı koşularla ve elbette takım olarak iştahlı bir şekilde oyuna başladı. yoğun tezahüratla antalya’ya çıkma şansı vermeyen alkaralar, peş peşe pozisyon tazelemelerine rağmen bir türlü beklenen gole ulaşamadılar.
ikinci yarının ilk 15 dakikasında gol gelmeyince ve yapılan değişikliklerle daha da risk alan kırmızı-siyahlılar 78’deki bir ara pasıyla topu filelerinde gördü ve ardından da hem maça hem de süper lig’e, matematiksel olmasa da, havlu attı.
88’de pogba’nın sakatlandığı için doğrudan çıkışa gitmesi ve formasını çıkartması sonrası ahmet oğuz’un oyuncunun üzerine yürümesi gençlerbirliği’nin pamuk ipliğine bağlı takımdaşlığının da dağılmasını sağladı.
golden sonra tribünler bol bol cavcav vee ümit özatı istifaya davet etti. maçtan sonra da özat istifasını verdi. böylece sezon başından beri söylediğimiz gibi hiçbir hesap vermeden çekip gitmiş oldu...
maçtan birkaç saat sonra, düşüşle ilgili hislerimi şöyle bir twit atarak paylaştım; “bence özatlık bir şey kalmadı artık; zaten gidecek. misyonunu tamamladı. derdimiz o değil onu orada çalıştıran, kulübün anahtarını teslim edende bence. biri hesap verecekse o kişi cavcav ve şu ana kadar yanında sesini çıkartmadan duranlar... biz taraftarlar olarak elimizden geleni yaptık. o yüzden üzülmeye gerek yok. fazla yıpratmayın kendinizi... belki bu sayede "temizleniriz" biraz...”
bir gün sonra aynı hisleri paylaşıyorum... seçimde hesap vermesi gereken kişi özat değil onun işvereni olmalı...