futbolun neden bu kadar sevildiğine en iyi örneklerden biri de bu maçta yaşandı.
bir tarafta "premiere lig tarihinin en iyi takımı mı?" diye tartışılan ve haftalar öncesinden lig şampiyonluğunu ilan eden manchester city, diğer tarafta ise kötü bir sezon geçirmeyen ama tam anlamıyla bekleneni veremeyen liverpool. guardiola'nın barcelona ile dünyaya tanıttığı ve kısaca 90 dakika topa hakim olup "milyonlarca" pas yaptığı ve hem rakibi hem de tribündekileri bunalıma soktuğu oyun taktiği ile city'nin en azından kaybetmeyeceği düşünülen maçın ilk 15 dakikası da aslında beklendiği gibi geçti. city sürekli top çevirip rakibini sahasına hapsetmişti. biriken suyun dışarı çıkmak için delik aradığı gibi sürekli dönen top liverpoolluları daraltırken bir kontraatak sonucunda salah'la kırmızılar golü buldu ama yine de çoğu insan city'nin oyunu tekrar domine edeceğinden emindi. ama hiç de öyle olmadı. golle birlikte liverpoollular city'nin pas trafiğini kesecek oldukça ekstra bir efor sarf edip bununda meyvesini hanelerine 2 gol daha ekleyerek aldılar.
beklenenin aksine kırmızılar, avrupa kupaları tarihinde ilk kez karşılaştıkları rakiplerini, hem de en iyi sezonlarında, üç golle manchester'a uğurladılar. son yıllarda ekstra geri dönüşlere açığız ama bakalım city evinde bunu başarabilecek mi...