ligdeki son maçımızın üzerinden tam 35 gün geçti. bu süre zarfında 8 ve 10 numara eksikliklerimizi kapatamadığımız gibi, son haftalarda takıma iyi katkı sağladığını düşündüğümüz muriqi’yi sattık ve “soru işareti” olarak düşüşteki deniz yılmaz’ı transfer ettik. “peki, sezon sonu neden gönderdik?” sorusunu şimdilik bir kenara iterek, ileri yönlü pozisyon üretebilecek ve daha da önemlisi geçen yıl kendini kanıtlamış, takımı tanıyan aydın’ı transfer ettik.
ülke futbolunda kanayan bir yara haline gelen ama tff’nin kılını bile kıpırdatmayıp, sadece iş işten geçtikten sonra takımın puanını silerek “geçiştirdiği”, “kulüp soygunlarından” birini yaşadığı iddia edilen karabükspor için futbol kamuoyu şimdiden “düştü” gözüyle bakıyor. haliyle birçok taraftar gibi ben de alkaraların bu maçı “rahatça” kazanacağını düşünüyordum. fakat maç başladığında kazın ayağının hiç de öyle olmadığını gördük.
gençlerbirliği, savunmada inanılmaz hatalar yapan karabükspor karşısında aydın’ın sol kanattan ileriye taşıdığı toplar dışında pozisyon üretemiyor, rakibi üstünde baskı kuramıyor, tam anlamıyla “acayip” pas hataları yapıyor ve bir de üstüne rakibine pozisyon veriyordu. hopf’un ilk yarıdaki nefis kurtarışı ya da ikinci yarıda zeki’nin çizgi üstünden çevirdiği pozisyondan biri gol olsa belki de gençlerbirliği, kümede kalma umutlarını şimdiden çöpe atacaktı.
her şeye rağmen skuletic’in adeta şapkadan çıkarttığı gol, hepimize derin bir nefes aldırdı. maçın son bölümünde ise takım gömüldükçe gömülüyor, kazandığı topları ise mental ve fiziksel eksiklikler nedeniyle oldukça acemi şekillerde harcıyordu.
bunun bir benzeri olarak, uğur’un 2’ye 2 pozisyonda topu milinkovic’e aktaramamasına rağmen önünde kalan topu ikinci kez filelere göndermesiyle kırmızı-siyahlılar, hayati önemdeki 3 puanı ceplerine koydular.
alınan 3 puan, hem takım hem de taraftarlar adına düşmeme yolunda büyük moral oldu. fakat 35 günlük araya rağmen, hala oyuncuların takım oyunu sergileyememesi, çok fazla pas hatası yapmaları ve daha da önemlisi hem defansif, hem de ofansif olarak oturaklı bir oyun planlarının olmaması oldukça can sıkıcı. önümüzde birbirinden önemli maçlar var, bu maçlarda toplanacak puanlar kadar aşağıya çekmemiz gereken takımların da performansları oldukça önemli. umarım her iki konuda da lehimize şeyler yaşar ve bir an önce kendimizi düşme potasından uzaklaştırırız. yoksa… yoksa “görünen köy kılavuz istemez” herhalde…