o zamanalar avrupa kupası maçları eylül ortasında başlardı, ilk maç eylül ortasında, ikincisi ise eylül sonunda. ilk maçlar genelde okullar açılmadan önce son tatil haftasına denk gelirdi ve yazlıkta izlerdik.
psv eindhoven ile galatasaray eşleştiğinde, ilk maç öncesinde trt psv'nin bir lig maçı özetini yayınlamıştı. o özeti izlediğinde galatasaray'ın işinin çok çok zor olacağı belli oluyordu. koeman kardeşler, lerby, gerets, vanenburg, kieft gibi bilinen yıldız oyuncuların yanında gillhaus adlı bir oyuncu da çok dikkat çekiyordu ve o lig maçında en az iki gol atmıştı. galatasaray'a da atabilir diyordum. şampiyon kulüpler kupası ilk tur ilk maçında galatasaray deplasmandaydı. türk seyirciler de çoktu ve büyük destek veriyordu ama yine de iş zordu. galatasaray ilk yarıda rakibine iyi direndi ama ileriye pek çıkılamıyordu. o zamanlar deplasmanlarda türk takımları genelde 1-0, hatta 2-0'lık yenilgilerde bile tur için şans olduğunu düşünüp genelde gol yeseler de defanstan çıkmazdı. rakip kaleye gidildiğini çok görmezdim. bu maçta simovic ilk yarıda ve ikinci yarının başında kritik kurtarışlar yapmıştı. ama 2.yarıda galatasaray takımında yapılan bir pas hatası sonucu gillhaus'un golü geldi. maçta bu gol öncesindeki pas hatası kalmış aklımda. gillhaus konusunda tahminim tutmuştu ama yazık oldu denen bir goldü. maçta daha sonra çıkan pankart olayı sanırım tv'de pek gösterilmemişti, 30 yıl içinde kafamdan silinmiş. ikinci golü koeman'ın attığını hatırlıyorum ama nasıl attı onu da unutmuşum. kafamdaki en net anlar maç 2-0 bitecek gibi görünürken ve bu sonuç normal, bari böyle bitsin diye düşünülürken son dakikada koot'un ceza sahası dışından mermi gibi şutu, topun üst direğe ve çizgiye çarpıp üst filelerle buluşması, bu arada maçı anlatan spikerin anlatımı idi:
"işte bu olmayacaktı!!"
sonuçta maç 3-0 bitti ve o son gol için o yorumu yapan trt spikerinin ne kadar haklı olduğu ikinci maçta anlaşıldı.