daha fazla gençlerbirliği için genclerbirligi.wordpress.com
herkesin bir takımı vardır. kimi takımın ilk onbirini bilmez. kimiyse hasta tabir ettiğimiz gruptandır. bu iki gruba dair de çok şeyler söylenebilir. genelde ilk onbiri bilmeyenlerle pek ilgilenmeyiz. çünkü herkesin ilgilenmediği milyonlarca konu vardır. ama hastalar neden hastadır, bunun başka yolu yok mudur? vardır. gençlerbirliği bir insanın kendi futbol holiganizmini rehabilite etme merkezidir. çok tatlıdır ve çok esprili bir şeydir. ama öncelikle hasta olduğunuzla yüzleşmelisinizdir. bağımlı olduğunu kabul etmeden uyuşturucu tedavisi olmaz ya, işte bu durum da ona benzer.
şimdi, fanatik bir galatasaraylıyı ele alalım. benim eski halim de böyle bir şey. pazar günlerinden nefret ederdim. maç oynanacak ve yenilirsek yarın okula nasıl gideceğim. o kadar basit bir his ki tarifi de çok kolay. utanma, sıkıntı, nefret, yenilmeyi kabul edememe. neden? tanıl bora şöyle tanımlıyor bu durumu: bencillik. bencildir bu insanlar. hep kendileri kazansın isterler. arada bir diğer takım yense olmaz mı? hayır. hep ben. işte bu bencillik sorunları da yanında getirir. aynı bencilliği takımlarından da beklerler.
tanıl bora çok güzel özetlemiş. söyleyecek başka bir şey yok. peki gençlerbirliği? detaylara girmeden önce birkaç fotoğraf çekelim. 2008 – 2009 sezonu açılış maçı. kocaelispor rakibimiz. daha sahada ısınıyor futbolcular. önce kendi takımımızı davet ediyoruz tribüne. alkışlar vs. ardından kocaeli, kocaeli sesleri. kocaelili futbolcular tribünlere kaçamak göz atıyorlar. taraftarları da öyle. oralardaki en belirgin duygu şüphe. en sonunda bağırışları göz ardı edemeyen kaptan takımı toparlıyor ve gençler tribününe getiriyor. alkışlar. bu kadar basit. ama kocaelili futbolcular korkuyor en başta. çağırıp da küfür de edilebilir. bu kadar kolay, bu kadar güzel.
başka bir maç. gençler o kadar iyi oynuyor ki, üç dört tane gol atmamız gerek. mücadele inanılmaz. insanlar nasıl zevk alıyorlar. “barselona mübarek” sesleri. bir gol atıyoruz. sonra bir tane de yiyoruz. maç bitiyor. insanların ağzı kulaklarında, herkeste bir gülümseme ve tatmin. tüm stat futbocuları alkışlayıp tribünlere çağırıyor. sporcular şaşkın.
bir başka maç. takım çok isteksiz, bitse de gitsek der gibi. tribünler protesto alkışlarına başlıyor. utanan sporcular toparlanıyor. oyuna heyecan geliyor ve tribünler gururla izlemeye devam ediyor.
çocuk yetiştirmek gibi sanki. dövmek yerine uyarmak, sadece başarı beklemek yerine yapabildiğini tebrik etmek. işte gençlerbirliği. tanıl bora diyor ki: biz gençlerbirliği tarafı hatice’ye bakarız. takım güzel oynadı mı biz de mutluyuz.
futbol dünya için her şey demek. en ortak paylaşım, en ortak duygu. bu bir gerçek. futbolda işlerin güzel gitmesi, ideal standartlarına gelmesi dünya için umut demek. ve benim kendi lokal umudum gençlerbirliği. futbolun her yanıyla güzelleşmesi demek gençlerbirliği. ben de bu umuda tutunurcasına tutunuyorum gençlerbirliğine. hayatta beklediklerimi, hayat anlayışımı gençlerde bulmaya çalışıyorum.
ben futbolu seviyorum, ben futbolu bir spor olduğu için seviyorum diyenlere, demek isteyenlere; içimdeki hastalıktan kurtulmak istiyorum diyenlere; futbolu tribünde ailemle paylaşabilmek istiyorum diyenlere; gelin katılın gençlere! bu kadar basit. sen hangi takımı tutuyorsun diyenlere “gençlerbirliği” demek o kadar güzel hissettiriyor ki.