izmir'in siyah - beyazlı ekibi karşısında sık sık bocalayan sarı-lâcivert'li takımın yegâne golünü 51 inci dakikada ogün kaydetti
kahraman bapçum
herşeyini «kupa» ya bağlamış bir fenerbahçeyi, işte bir kupa maçında seyrediyoruz. gördüğümüz ne? başarılı birkaç defans elemanı... işte o kadar.
bir beraberliği, bir ad çekme şansını kullanmak için altay elbette kapalı bir defans yapacaktı. iddiası yoktu ki... buna karşı fenerbahçede bir «kupa takımı» nın söke söke, dağıta dağıta maç alma gücünün görüntüsü bile yoktu.
düşünmek - sarı - lâcivertliler hesabına acı acı düşünmek - gerekiyor ki, maçın ilk «dişe dokunur» pozisyonu ancak 32 nci dakikada oldu: nedim sıyrılarak tam ortadan altay'on ceza sahası içine girdi ve sağ gerisinden gelen ogüne yuvarladı topu. ogün bir anda demarke kalıyor ve sol şutunu patlatıyordu. top avuta gitti ama, «kupa takımı» da not edilmeğe değer bir şut atmış oldu.
ikinci devrede maçın gidişi bir hayli değişecekti. fenerbahçe, rakibin «yığın» defansını dağıtmak için çabaladı durdu. ama oyunu yoğurup, zekice altay’ı çekerek değil de saldıra saldıra, tos vurur gibi yapmağa uğraştı bu işi... vurdukça altay sıkıştı, vurdukça altay kapandı. ve sıkışıp kapandıkça da «yığın» kalınlaştı.
ne var ki, 51 inci dakikada fenerbahçe beklediği golü atabilmişti. selim'in ceza sahası dışından savurduğu sert bir şutu varol, başının üzerine geldiği halde bloke etmeyip yumruklayınca, âniden depara kalkan ogün, varol’un yanından kafa ile topu içeri plâse etti. akıllıca, dikkatlice, sanki kaleye eliyle koyar gibi boşluğa itiverdi başıyla topu.. güzel değil, çok güzeldi bu gol...
sonra yaşar’ın, nedim'in, selim'in bir çok pozisyonları doğrudan öldürmek gibi marifetlerini seyrettik. hele yaşar, hele yaşar!.. siz hiç şut atacağı sırada kendi kendine ayaklarını düğümleyen forvet oyuncusu gördünüz mü? bu arada, altay biraz daha becerikli osla - fazla değil sadece aytekin’i olsa - yaptığı kontrataklarla karmakarışık ederdi ortalığı.
herşeye rağmen günün bahse değer adamı varol'du. inkâr kabul etmeyen «iyi kalecilik» vasfıyla değil, sahada futboldan başka şey oynamâk vasfıyla tabii... bereket versin sahada bir hakem vardı ve kesin, ciddi kararlarıyla altay kalecisini futbol oynamağa çağırdı, durdu. bunda başarı da kazandı.