14 mayıs 2006.. hayatımın en mutlu günlerinden birisini yaşadığım gün.. öncelikle, maça hiç bir tribüne bilet kalmaması sebebiyle, her zaman ki, karaborsacımdan bilet alarak, girmiştim, ali sami yen, kapalı üst tribününe, her zaman alışık olmadığım, bir coşku hakimdi, birisini kolundan tutup çevirsem, "bu akşam şampiyon olacağız" desem, "biliyorum ağabey, niye söylüyorsun ki?" gibi bir cevap alırdım heralde.saatler saatleri kovaladı, hem ali sami yen'deki maç, hem denizli'de ki denizli atatürk stadında oynanan denizli-fenerbahçe maçı başladı, sonrasında, galatasaray'ın maçı alacağı kesinleştikten sonra, kulaklarımı çevredeki radyolara çevirdim, bir yandan da, sürekli, radyo dinleyen kuzenimi, taciz ediyordum, "ne oluyor?", "ne bitiyor?" diye, uzun süre ses çıkmadı, çıktığında ise, uzun süre yerlerde yuvarlanacaktık.. denizli'nin attığı gol sevincini yaşadıktan sonra, kötü haberler üstüste gelmeye başladı, denizli atatürk stadı'nda fenerbahçe durumu 1-1'e getirmişti ve daha tam 16 dakikalık bir uzatma vardı, ali sami yen'in tribünlerine sessizlik hakim olmuştu, oluşan elektrik ise new york'un bir yıllık enerji sarfiyatından kat-kat fazlaydı, nedenini şu anda bile bilmemekle beraber, o anlar da hiç ama hiç heyecanlanmamıştım, öylece oturup, öss'yi, eski kız arkadaşımı falan düşünmüştüm, belki aşırı adrenalin salgılanması sonucu, hissizlik mertebesine erişmiştim, belki de gerçekte , daha maçlar başlamadan, "biliyorum ağabey, niye söylüyorsun ki?" diyecek olan çocuk bendim...