serdar gürler bu sezon gençlerbirliği’nde en fazla parlayan oyuncu. bu sezon gol yollarında yaşadığı sorunlar nedeniyle 32 maçta sadece 29 gol atan ve küme düşmesi kesinleşen gaziantepsporla birlikte ligde en az gol atan takım olan kırmızı-siyahlıları ipten alan serdar, 13 gol attı ve 3 de asist yaptı.
10 farklı maçta gol atan serdar attığı gollerle takımına 4 maçta (her iki osmanlı maçı, konya ve beşiktaş) 1’er puan, 5 maçta (gaziantep, konya, 3 golün 2sini attığı için bursa ve birer gol birer asist yaptığı için adana ve kayseri) 3’er puan ve 1 maçta (kayseri maçında iki golden birini attığı için) sembolik olarak 1,5 puan kazandırdı. toplam 20,5 puan!
tff ligde kazanılan galibiyet için 1,4 milyon ve beraberlik için 700 bin tl para ödediğini düşünürsek serdar’ın bu sezon kulübe kazandırdığı meblağ tam tamına 10,5 milyon tl (2 milyon 625 bin euro).
sezon sonu sözleşmesi bitecek olan serdar’a gençlerbirliği yıllık 750 bin euro önerdi. ama bir söylentiye göre oyuncu osmanlısporla anlaştı. diyelim ki osmanlıspor 750 değil de 1 milyon euro verdi. 250 bin euro için hem serdar’ın yerini kapatacak bir oyuncu bulacaksınız, hem de bu meblağ en fazla 250 bin euro olacak. hadi bakalım bulun da görelim...
“takım içi dengeler” diyenler olacaktır. bit futbolcu takıma 20,5 puan ve 10,5 milyon tl kazandırıyorsa kimse kusura bakmasın ama diğer oyunculardan daha fazla kazanmayı hak ediyordur herhalde değil mi? hem buyursunlar onlar da benzer katkıyı sağlasınlar benzer paraları alsınlar...
gelelim fenerbahçe maçına;
pas hataları, uyumsuzluk, gereksiz agresif fauller ve kağıt üstünde iyi futbolcularına rağmen baskı kuramamasıyla son yılların en kötü fenerbahçe’si karşısında mücadeleye baskılı ve golü düşünerek başlayan gençlerbirliği ara ara defansta hatalar yapsa da maçı alabilecek bir görüntü sergiliyordu. 45+’da kazanılan serbest vuruşu filelere gönderen selçuk şahin alkaralar’ı soyunma odasına önde götürürken tribünlerde coşuyorduk.
ikinci yarı gençlerbirliği geri çekilerek oynamaya başlayınca baskı yemeye başladı ve ilk ataklardan birinde oldukça basit bir gol yiyerek skorun dengelenmesine izin verdi. 65’te özat, daha önce birkaç maçta daha denediği ama ne yapmaya çalıştığını bir türlü anlayamadığım, 2 kademeli değişikliğe imzasını attı. murat duruer - uğur ve rantie - muriqi değişikliğini yapmak için önce rantie - uğur değişikliğini yaptı. işte o anda oyunu dengeleyip pozisyon üretmeye çalışan gençlerbirliği bir anda frenlendi. çünkü sahada tek oyun kurucu olan aydın, rantie’nin yerine en ileriye geçince takım pozisyon üretememeye başladı. böyle olunca sürekli ileriye top şişiriliyor ve topa yetişmek için kendini paralayan aydın yıpranıp duruyordu ki kısa bir süre sonra yorulup oyundan düştü.
penaltı pozisyonuyla fenerbahçe öne geçti ve özat değişikliğin ikinci kademesi olan duruer - muriqi değişikliğini yaptı ama iş işten geçmişti. zira fenerbahçe hem kapanmaya hem de sert faullerle gençlerbirliği’ni doğramaya başladı. sonuç olarak son yılların en kötü fenerbahçe’sine 3 puanı gümüş tepside sunmuş olduk.
basın toplantısında özat, oyuncularının adana maçından sonra hedefsiz kaldığını ve maçları pek de umursamadıklarını, eldeki kadronun alternatifsiz olduğu için birçok oyuncuyu mecburen oynattığını, takım olarak 40 puan alıp hedeflerine ulaştıklarını ve son 4 maçta 0 da 12’de alabileceklerini bunun da gayet normal olduğunu söyledi.
oysa bir takımda oyuncularını motive etmek için hedef gösterecek kişi teknik direktördür ve görevinin birinci maddesi de bu sinerjiyi oluşturmaktır. her şey bir yana kulübün her galibiyet için 1,4 milyon tl ve beraberlik için 700 bin tl kazanıyor olması bile başlı başına bir hedeftir eğer amaç hedef bulmaksa! takıma 20,5 puan kazandıran serdar’a yıllık olarak önerilen 750 bin euro’yu (3 milyon tl) sadece adanaspor ve fenerbahçe maçlarında alınacak galibiyetle çıkarılabileceğini düşününce hiç de azımsanmayacak bir hedef değildir herhalde “her maçta galip gelmek” öyle değil mi?