peş peşe gittiğim 3 deplasmanın (beşiktaş, gaziantep, trabzon) ardından tanıl abilerdeki deplasman tribünümüzde “ne olacak bu takımın gelecek sezon hali?” minvalinde muhabbetler çevirirken ümit özat’ın başakşehir karşısına, sakat olan serdar dışında sahaya “normal” kadrosunu sürdüğünü ve “değişen eleman kontenjanı”ndan da en ileriye rantie’yi eklediğini görüyorduk.
muhtemelen özat, baskılı oynayacağı için 5’li defansla rakibe pozisyon vermemeyi, ıssah ve khalili ile orta sahada rakibi bozmayı ve rantie’nin hızıyla rakip yüklenirken arkada bırakacağı boş alanı kullanıp pozisyon yaratabileceğini düşüyordu.
ilk 45 dakika, rantie’nin sezonun en iyi futbolunu oynaması, ıssah’ın emre belözoğlu’nu çok iyi perdelemesi ve defansın gayet iyi oynaması sonucunda hayal edilenden çok daha iyi bir şekilde sonuçlandı. hopf’un hızlı başlangıcı, rantie’nin 60 metre youla vari top sürmesi ve rakip filelere mıhlaması sonucunda alkaralar, soyunma odasına 1-0 önde gitti.
ikinci yarının başında özat’ın ıssah - murat duruer değişikliği emre’nin tüm prangalarını çözmeye yetti. 8 dakikada yediğimiz 2 golde de emre’nin hiç baskı görmeden topu ileri taşıması da bunun en basit örneğiydi. aklıma erdoğan arıca’nın ankara’da alex’e adım attırmayan skoko’yu oyundan çıkarttıktan sonra orta saha oyuncusunun 2 gol atıp gençlerbirliği’nin yendiği maç gelmişti. ( https://www.macanilari.co...bahce-200420050701--.html) oysa özat şu ya da bu nedenle ıssah’ı çıkartıyorsa emre’nin hareket kabiliyetini arttırdığını görüp saha içinde yer/görev değiştirerek ya da saha dışından bir futbolcu ile bu sorunu çözmeliydi. o hamle gelene kadar atı alan üsküdar’ı geçmişti.
gollerden sonra sahada futboldan çok yerde yatan başakşehirli oyuncuları izlemeye başladık. öyle ki, bir pozisyonda turuncuların ceza alanı içinde 2 oyuncu birden yere uzanıp ayaklarını diğer iki oyuncuya uzatmış “uygulamalı krampla mücadele” sunumlarını izledik. hakem de o anlarda bizim gibi izleyici olmayı tercih ediyordu. tam bir yıl önce ankara’da başakşehirli bir oyuncu saha dışında tedavi edilirken emre belözoğlu’nun yürüyerek hakemin yanına gidip ayağını işaret etmesi, saha çizgisi dibinde oyuncunun ayakta tedavisi ve sonuç olarak oyundan çıkmaya karar vermesi ve yerlerine 2 oyuncu sahaya girene kadar hakemin oyunu başlatmamasını anımsadım. ( https://www.macanilari.com/30.nisan.2016_2015-2016.sezonu.spor.toto.super.lig.hasan.dogan.sezonu.31.hafta.maci.genclerbirligi.0-0.medipol.basaksehir-201520163101--.html) sonrasında da kulaklarımda abdullah avcı’nın her fırsatta, “türkiye’de topun saha içinde kalma süresi çok az bunu yükseltirsek futbol kalitesi artar” sözleri çınladı durdu.
sonuç olarak “bu takımla bu kadar” diyenler için çok da önemli olmayan bir yenilgi daha almış olduk.