erhan önal'ın jübile maçından sonra onunla ilgili klasik övgüler yazmak, her şeyden önce erhan onal‘ı anlamamak demektir.
çünkü o hiç bir zaman klasik libero olmadı. hep yenilikleri zorlayan, yaratıcı ve kişilik sahibi libero olarak çizgi ötesine taştı.
erhan önal, futbolumuzdan "sahanın tamamını beyniyle gören ve tarayan" bir yıldız olarak geldi, geçti, öyle ki rakip takımlar tarafından alınan aşırı tedbirleri bile sezerek sürekli yeni varyasyonlar üretti. zaman zaman daha yeniler üretmek için fazlaca riski göze alıp hatalar yaptı. ve bu hatalar yüzünden de ağır eleştiriler aldı.
bu çağdaş futbol özelliklerine sahip erhan önal‘a dünkü veda gecesinden sonra ileriki hayatında başarılar diliyoruz.
maça gelince... galatasaray, futbolu çoktan bırakmış avrupalı eski şöhretler karması karşısında ileriye dönük olumlu mesajlar vermedi. daha sezon başında eleştiri yapmak yanlış olur. hele ki gerekli motivasyona ulaşılmamış bir jübile maçında. ancak, saha içi yerleşme planındaki hatalar, kondisyonsuz, pres yapmayan bir rakip karşısındaki fazlaca top kayıplan karşısında iyimser düşünce içinde olmak mümkün değil, öyle ki. galatasaraylı futbolcular, bir devrede en az 6 kere az adamla yakaladıkları ağır ve dengesiz kalmış defansa karşı yaptıktan atak teşebbüslerini dahi pozisyona dönüştürme becerisini gösteremediler. bugünkü kadro içinde gol noktalarında giderilmesi çok güç sorunlar var.
şöhretler karmasına gelince... orta alandaki pas organizasyonları, teknik ve çabuk düşüncenin birleştiği bir kollektif ollgunluk taşıyordu.