mehmet ali gökaçtı'nın "bizim için oyna": türkiye'de futbol ve siyaset kitabından;
kürt sorunu ve futbol: diyarbakırspor örneği
1980 sonrasında ülkenin gündeminde yer edinmiş her türlü sorunun çözümü ya da en azından etkisizleştirilmesinde futbol hep devrede olmuştu. futbol, kitlelerin dikkatinin herhangi bir "sorun"dan başka yerlere çekilmesi için uygun araçtı. 1980lerin ikinci yarısından itibaren gitgide ağırlaşan kürt sorununun "etkisizleştirilmesi" bağlamında da futbol devreye sokulmakta gecikmeyecekti.
(...)
gerçi diyarbakırspor üzerinden "birlik ve bütünlük manzarası" oluşturma işini daha önce, bir kerelik de olsa galatasaray üstlenmişti. galatasaray, doksanlı yılların başında sezon açılışında diyarbakır'a gelmiş ve diyarbakırspor ile bir hazırlık maçı yapmıştı. bu maç kentlerinde uzun zamandır büyük bir takım görmemiş diyarbakırlılar tarafından büyük coşkuyla izlenmişti. ancak bu coşkunun altında yatan bir neden de, pkk lideri abdullah öcalan'ın galatasaray'ı tutuyor olmasıydı. 5 ağustos 1993 günü diyarbakır atatürk stadı'nda oynanan ve galatasaray'ın 5-1 kazandığı maç esnasında açık tribüne "seni seviyoruz, seni seveni de seviyoruz" yazılı bir pankart asılacaktı. maçı izlemeye gelen ali sirmen, milliyet'teki köşesinde şunları yazacaktı: "sahi kimdi o galatasaraylı olduğunu ve bütün maçlarını uzaktan da olsa izlediğini söyleyen ünlü kişi?"
devlet yetkililerinin bakış açısına göre, diyarbakır'ın ve dolayısıyla güneydoğu'nun türkiye'nin ayrılmaz bir parçası olduğu fikrini kuvvetlendirmenin en kestirme yolu, ilin futbol takımının bir an önce birinci lig'e alınması, yani ülkenin vitrinine çıkarılmasıydı. bu aynı zamanda diyarbakır halkım futbolla "eğlenmeyi" de sağlayacaktı.