galatasarayın esas takımını pek kavrayamadık ama - iyi kötü - reşat, eşfak, fazıl, danyal, nobar eksiktiler. misafirler dünkü kadrolarını muhafaza ediyorlardı. maça başlamadan evvel saha ortasındaki mutad seremoniden başka yugoslavlar balkon önüne gelerek kafile reisleri doktor mihailoviç'in - afyon inhisarımız eski delegesi - irşadile ayrıca halkı tekrar ve konsolos hey'etine selâmladılar.
hava dünkü gibi rüzgârlı olmamakla beraber soğuk şiddetli idi. hücum temposunu yugoslavlar dünkü gibi tutturamadılar. galatasarayın müdafaadan uzun çıkan topları forvette fazla kalıyor. bariz bir sarı - kırmızı hâkimiyeti var. sıkıştırıyorlar. bu, hat hâkimiyetini fertler neticeli kılamıyorlar. sağdan sola kadar, bilhassa orta o kadar yerleşememiş gibiler ki akınlar pek gelişi güzel devam ediyor. yugoslavlar dünkü takım oyununu katiyen çıkaramıyorlar. fertler de bozuk mu bozuk.. dünkü maç öyle sıkı oynanmadı ki yorulmuş olsunlar.. ileri hatlarında çalışıp işliyen yalnız sağaçıkları var. netekim güzel bir kombinezonla yine o taraftan indiler. sağiçleri güzel bir atış yaptı. sacit fevkalâde kurtardı. şimdi akınlar karşılıklı. ne yazık ki besleyicilik ve müdafaa bakımından musayı kazanan haf hattı celâlin gayretli oyununa rağmen ortada tamamile yoksul kalmıştı. cenahtan tehlikeli olamayan yugoslavlar ortadan kolaylıkla işledikleri halde kale ağzında salimin mükemmel müdahalelerile ve uzaktan ve sacidin hakikaten birinci sınıf kurtarışlarile sayı çıkaramıyorlardı. ayaklarına sık top geçiren forvet de her noktasında randımansızdı. necdet - süleyman anlaşması, haşim - bülent zikzakları bugün her tecrübede muvaffakiyetsiz kalıyordu. iyi bir hat yetişecek olan bedii de topu bu yerde nasıl kullanacağını bir türlü kavrayamadı; uğraştı, durdu.
bununla beraber yugoslavlar aleyhine bir aralık üstüste kornerler oluyor.. necdetin isabetli çekişleri iki metreye yakın boylu müdafaa oyuncularının kafalarile kurtulmadığı zamanlarda da milli takım kalecisi spasiçin ellerinde yerleşiyordu.
bir hayli de fırsatlar kaçıyordu. hele bülendin sıkı bir şütü ne kadar güçlükle kurtarıldı.
ikinci devrede galatasaray ortalarda olmayan orta hafının yerinde hicri ve mustafadan da vaz geçtik, bediiyi veya musayı geçirebilirdi. yapılmadı. çok geç kaldıktan sonra da bir tecrübe yapıldı.
gittikçe nefessizleşmesini rağmen yugoslavlar biraz daha fazla işlemeye başladılar. galatasarayın zayıf çocuklarına da çok defa yüklendiler. mamafih sporcu ve dost reislerinin müdahaleleri ortalıkta bir «sert hava» yaratmadan her ufak şeyi kapatıyordu.
son 20 dakika topla çok daha fazla oynayabilen yugoslavlar ve seyrek tehlikelerine rağmen galatasaraylılar çok ciddi gol fırsatları kaçırdılar. bunda forvet bataeti, kalecilerin yüksek oyunları kadar âmil oluyordu.
oyunun bitmesi yaklaşırken bülendin bir eşapesini sağbekleri saniyelerce elile markaja geçerek mani olmak istedi. penaltı biraz ağırca bir ceza olur diye düşünülmüş olacak ki çok dürüst hakem olan adnan akın makul olarak göz yumdu. netice, zaman zaman heyecanlandıran vasat bir oyundan sonra, değişmeden sıfır sıfıra bitti.