mehmet yüce'nin, "romantik yürekler: futbol tarihimizin yeni devreleri: 1952-1992, türkiye futbol tarihi - üçüncü cilt" kitabından;
izzet israel benyakar anlatıyor:
“büyükada’da, ada gençliğinin vazgeçilmezi golf denen bir yer vardı. li-do’nun havuzunu ayıran duvarına bitişikti. giriş kapısı tam karakolun karşısındaydı, dik merdivenlerini inmeyi bitirdiğinizde önce bilardo masaları görürdünüz, hemen hemen bir adam boyu bir set aşağı indiğinizde sıra sıra ping pong masaları bulunurdu. yanında basketbol sahası ve ara sıra lefter abi’nin de oynadığı minyatür kale futbol sahası olarak kullanılan bölümün arkasında sahanın etrafını çevreleyen tel parmaklıklarla ayrılan dar bir koridordan oyun salonu olarak kullanılan bölüme geçilirdi. ada gençliği, kızlı erkekli oraya takılırlar, kâh oyun oynarlar kâh arkadaşlarının oynadığı maçları seyrederlerdi.
biz de çocukluğumuzu geçirdiğimiz heybeliada’dan, gençliğin pek rağbet ettiği büyükada’ya transfer olmuştuk. artık bu yenisi olduğumuz adaya alışmış yeni arkadaşlar da edinmiştik elbette. bizim heybeli’de pek galatasaraylı bulunmazdı. ancak burada edinmiş olduğumuz arkadaşlarımızın çoğunluğu cimbomluydu. düşünün 14 kişilik grupta 3 fenerli, iki beşiktaşlıydık, gerisi cimbomluydu. gırgırımız şamatamız da bu sınırlar içinde cereyan ederdi tabii. aramızda fenerbahçe ve galatasaray diye ayrılıp maçlar yapar, oynadığımız maçların çoğunu da fenerliler olarak biz kazanırdık.
üç sene ligde üst üste şampiyon olan şaşaalı brian birch zamanlarını bitirmiş olan cimbomlular her yenilgilerinden sonra ‘ulan bir dahaki maça görüşeceğiz,’ derlerdi. beş sene üst üste biz yendik, bir sefer bana mısın demiyorlardı. tsyd maçlarında bile hırslarını çıkarmaya çalışıyorlardı ama nafile... zaten tsyd maçlarını, taraftarlar maça gelsin hâsılat yükselsin diye radyo falan vermezdi, türkiye spor yazarları demeği kupası sonuçlarını gazetelere telefon edip öğrenirdik. adada, herkes gazetelere telefon açarak durumu öğrenir, sonuca göre diğer takımla gırgır geçmeye bile başlardı. o gün maça inmeyenler maç biter bitmez meraktan çatlardı, maçtan dönenlerin vapurunu beklemeye bile mecalimiz yoktu.
böyle günlerden birinde maç bitim saatiyle birlikte bizim, çoğunluğu galatasaraylı olan 14 kişilik tayfaya bir balon haber gelmiş, güya galatasaray: 3-fenerbahçe: 1... ve tabii beş seneden beri galibiyet alamamalarının hırsıyla, gelen asparagas haberin de gazı ile birlikte, topu topu üç kişi olan biz fenerlilerin üstüne çullanmışlardı. yok efendim, vapurun birine atlayıp kınalı’ya gideceklermiş de, vay efendim, maç bitiminde kabataş’tan kalkan vapurdaki cimbom taraftarlarını karşılayacaklarmış da, bu maça gitmedikleri için torunları onları asla affetmeyecekmiş de... falan feşmekân işte, her mermiyi kullanıp üzerimize sıkıyorlar.
pezgadura’yı (verdikleri ağırlığı) sormayın bile. uff yani, uff ki ne uff, vaziyoz ijozdotros (zevzek herifler). kalkıp herifçioğullarıyla iskeleye bile gittik. adamlar vapur arıyor, biz ise maç sonucunu teyit ettirecek olan milliyet gazetesinin telefonunu. neyse kınalı’ya gidecek vapur falan bulamadılar. iskelede beklemekte karar kıldılar. uzatmayalım, kabataş’tan kalkan fenerbahçe vapuru uzaktan göründü, heybeli’ye yanaştı kalktı üzerimize üzerimize geliyor sanıyoruz. uzaktan bir sesler de duyuyoruz ama sanırsın ki vapurda kavga çıktı kan gövdeyi götürüyor. off be, ya doğruysa, ya yenildiysek 3-1? daha da çekilmez olurlar şimdi bu “espeso”lar (sırnaşıklar). amaaan ne olursa olsun ölüm yok ya ucunda...
vapur yaklaşıyor, heyecan yükseliyor, bunlar üstümüzde tepiniyor ama içinden gelen sesler fener sesine benziyor yahu. neyse vapur yanaştı. içindeki taraftarlar metrelerce uzunluktaki san lacivert fener bayrağıyla çıktılar, tezahürat eşliğinde inip iskelede gövde gösterisi yapıyorlar. bizim tayfadaki cim-bomluların ağzını bıçak açmıyor hepsi tısss... maç sonucunu soracak cesaretleri de kalmadığından, öğrenmek de bize düşüyor.
- birader maç kaç kaç?
- fenerbahçe beş, galatasaray sıfır.
netice mi? bir saattir gruptaki galatasaraylı ve beşiktaşlıların türlü işkencelerine maruz kalan üç fenerli, üzerlerinden attıkları ilk şokun ardından gelen artçı sarsıntıların intikam keyfini çıkarmak gayesiyle bunların üzerinde böğürmeler eşliğinde tepinmeye başlıyor:
- üç bir miymiş, üçün biri miymiş?
- beş sıfır mıymış?
- atyo ya moz izimos rizil i rusva ala eskala entera (aman allah’ım bütün iskeleye rezil olduk).
ama kendimizi de tutamıyoruz:
- alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, sen bu işin sonunu düşünmedin mi? neyse tadında bırakalım, zaten olacağımız kadar rezil olmuşuz millete.
‘hayde ijo moz iremos al işkembeci, enriva del 5-0 se va bueno...’ (hadi oğlum işkembeciye gidelim 5-0’m üstüne iyi gider...) hatırladıkça hâlâ gülüyorum.”