ibrahim üzülmez’in gençlerbirliği’ne kattığı en büyük özellik, ersun yanal’dan bu yana takımın ilk kez tek bir vücut olarak hareket etmeye çalışması. alkaralar, bundan önceki 4 maçta olduğu gibi bugün de ligin en hızlı hücum eden takımı beşiktaş’a karşı aynı şekilde topluca baskı uygulayarak rakibini bozmaya çalıştı.
önde djalma, stancu ve el kabir’in baskısına orta sahanın eklenmesiyle rakibe kolay pozisyon bulma şansı verilmedi. bir de buna, kapılan toplarda isabetli pas oranıyla çıkma ve uzaktan şut çekme özellikleri de eklenebilseydi çok daha farklı bir maç izleyebilirdik. tabi burada beşiktaş’ın hızlı ve çoklu atak yaptığı kadar hızlı ve çoklu savunma yaptığını da görmek gerekir ki, oldukça iyi bir maç çıkarttılar.
bundan önceki 4 maçta rakibi bozduktan sonra pozisyona girip golümüzü atabilmiştik. bu maçta ise ancak beşiktaş golü attıktan sonra savunmayı düşünerek geriye çekilmesiyle tehlikeli olmaya başlayabildik. uğur’un nefis şutu direk yerine kaleye girmeyi tercih etseydi, sezonun en güzel karelerinden birini yaşayabilirdik. ama olmadı.
gençlerbirliği başındaki 54. gününü yaşayan ibrahim üzülmez’in, “%60 düşer” denilen takımı, kendine güvenen, oynamaya çalışan ve pes etmeyen bir takım haline getirmesi gerçekten büyük bir başarı. sezonun ilk yarısında maç başına 0,82 gol atma ve 1,47 gol yeme oranı olan kırmızı-siyahlıların, son 5 maçta 7 gol atıp, 3 gol yemesi de takımın geçirdiği büyük değişimi gözler önüne sermeye yetiyor.
hızlı çıkışlarda top çıkaracak olanla, top alacak olan oyuncuların hala “bir sonraki” hareket konusunda uyum sağlayamaması, tüm oyuncuların şut tercihlerini b, hatta c planına ötelemesi ve kart sınırında bulunan el kabir ve irfan can’ın gördükleri gereksiz sarı kartlardaki ruh halleri takımın önünde duran en büyük eksikler.
bugünkü maçı izledikten sonra muhtemelen benim gibi birçok gençlerbirlikli, ilk 5 maçında %80 başarı oranıyla yoluna devam eden ibrahim üzülmez’in, önümüzdeki günlerde bu sorunların üstesinden gelmek için uğraşacağına ve takımın “işte bu yüzden” iyi yolda olduğuna inanıyor. ki herhalde en değerlisi de bu güvenin oluşmaya başlamış olması!