maçtan önce istiklal caddesinde g.saray lisesinin önünde buluşma kararı aldık. beklerken burnum akmaya başladı. "galiba hasta oluyorum" diye düşündüm. sonra gözlerim ve boğazım da yanmaya başlayınca kafamı taksim meydanı tarafına çevirdim. hemen 20 metre ileride iki adet toma bir adet polis otobüsü ve 20-30 çevik kuvvet polisin beklediğini fark ettim. meğer ben oraya gelmeden birkaç dakika önce gösteriye müdahale edilmiş ve gaz bombası atmışlar. henüz türkiye'nin büyük bir bölümü gaz bombası ile tanışmamışken biz inönü'deki son maç olan beşiktaş -g.birliği maçı öncesi çıkan olayların ortasında kalmış ve verdiğimiz vergilerden payımıza düşen gaz bombalarını tatmıştık.
mustafa ateş, bülent atlas, nevzat abi buluşup atıştırmalık bir yer düşünürken kubilay aradı. hemen yakınlarda bir ocakbaşında oğlu yağız'la yemek yiyormuş. biz de onlara katıldık. hep birlikte stada yürüdük. tribünlerde 10 g.birliği taraftarı vardı. kasımpaşa taraftarı da çok az olduğundan tribünlerde süper lig maçı havasından ziyade altyapı takımlarının maçı havası vardı.
maçtan önce hepimiz en az beraberlik alacağımızı tahmin ediyorduk. ibrahim hoca geçen hafta kazanan onbirini sahaya sürdü. doğru tercihti. kasımpaşa bireysel yeteneği yüksek oyunculardan kurulu fizikli bir takım. iyi pas yapıyorlar ve kendi yarı sahalarında pas yapmayı seviyorlar. ilk yarıda top genelde kasımpaşa'da kaldı ama kalemizde fazla pozisyon bulamadılar. bana göre takımın en iyilerinden olan ahmet oğuz'un hatalı geri pası hariç net pozisyonları yoktu. ilk yarının nasıl geçtiğini anlamadık. djalma'nın ıska geçtiği net pozisyon haricinde maçta ciddi gol pozisyonu olmadı. takım halinde savunma yapıp takım halinde hücuma gidiyoruz. forvetlerimiz stancu ve el-kabir çok formsuz. geçen seneki formlarında olsalar maçları çok daha rahat kazanırız.
ikinci yarı stancu'nun yerine serdar gürler, hleb'in yerine irfan oyuna alındı. her ikisi de doğru tercihti. stancu ve el-kabir sahada kayıptı, hoca stancu'yu tercih etti. el-kabir de alınsa olurdu. hleb sakin oyunu ile topun bizde kalmasını sağladı. rakip iyi savunma yaptığı için hücumda etkili olamadı. yorulunca yerini golümüzü atan irfan'a bıraktı. stancu ve el-kabir dışında tüm oyuncularımız iyi oynadı. aralarında ahmet oğuz, selçuk, djalma ve ahmet çalık biraz daha iyi oynadılar. selçuk çok top kesti, çok kademeye girdi. aldığı topları da ileriye iyi servis etti. djalma'ya önlem almasalar sağ taraftan her pozisyonda sıfıra inecekti. golün pasını da o verdi zaten. ahmet oğuz bitmez enerjisi ile her atağımızda ileriye top taşıdı. stoperler ileri çıktığında son adam oldu. ayağına top yakışıyor. ileride daha iyi olacak. aynı şekilde, uğur çiftçi de ataklara katılmayı, top taşımayı seviyor. her iki kanadımız da iyi işliyor.
rakip 10 kişi kaldıktan sonra pas yapıp oyunu kanatlara yaydık. kısa süre sonra irfan kendi başlattığı atakta arka direkte topa gelişine net bir vuruş yapıp galibiyet golümüzü attı. rakip 60 ile 75. dakikalar arasında biraz kalemize yüklendi ama ikinci yarı da uzaktan atılan şutlar dışında net bir pozisyon bulamadılar.
kasımpaşa ligin en iyi kadrolarından birine sahip. bu takımı dış sahada yenmek kolay bir iş değil. el-kabir ve stancu form tuttuğu anda uzun zamandır özlemle beklediğimiz güzel futbol sahaya yansıyacak.
maçtan sonra istiklal caddesinde salep içip maçın yorumunu yaptık. sonra mustafa ateş'i oteline bırakıp eve dönerken köprüde g.birliği otobüsünü gördüm. korna ile tezahürat temposu çalıp selam verdim. otobüsün önüne geçip camdan g.birliği atkımı dalgalandırdım. kafile de sireni ve çakar ışıkları çalıştırıp karşılık verdi. otobüs ankara yönüne dönerken ben dörtlülerle selam verip evimin yolunu tuttum.