şota 4 maçtır üstüste kaybeden bir takımın teknik direktörü olarak istim üstündeydi.sergen'se tam 13 maçtır kazanamayan bir takımın teknik direktörüydü.
şota maça uzun süre takımla oynamamış deniz'le başlayarak ben dahil herkesi şaşırttı. üçlü savunmayla ve kalabalık ortasahayla daha önce denemediği bir taktikle sahadaydı trabzonspor. üçlü savunmayı iyi uygulayabilmen için barcelona takımında oynayacak tarzda oyunculara ihtiyacın vardır. şota bu taktikle topun trabzonspor'da kalacağını ve oyuna hükmedebileceğini düşündü. halbuki fazla savunma oyuncusu bulundurmak az pozisyon vermek anlamına gelmiyor. maça marin'in efentik ortasından gelen golle başlayan trabzonspor ilerleyen dakikalarda sol kanadından akın üstüne akın yiyordu. cicinho sol kanadı olmayan trabzonspor'u bunaltmıştı. öyle ki sivasspor ilk yarıda pozisyonları bulan ve değerlendiremeyen taraftı. yusuf ilk yarıda hiç gözükmeti. ileriye top taşıyamadığı gibi defansa da yardımcı olamadı. ikinci devrede marin'in katkısıyla okay'ın klas golüyle farkı ikiye çıkartan trabzonspor psikolojik olarak daha da geriye çekildi. cavanda'nın gördüğü gereksiz kırmızı kartın ardından trabzonspor'un ilerde top tutmasını sağlayan marin değişikliğine anlam veremedim. oyunda olmayan ve katkı vermeyen yusuf değişikliğiyle solbeke çare olamayan alper oyuna dahil olduktan sonra bile sivasspor cicinho ile yüklenmeye devam etti. aatıf şeyşu ile kendi ceza sahasına hapsolan trabzonspor kalesinde gol girişimlerini arttıran sivasspor esteban ve douglas'ın iyi oyunu sayesinde gole ulaşamadı. futbolda anlaşılması gereken en net şey fazla defans oyuncusu bulundurmak ya da geride fazla gömülmek daha az pozisyon vermenizi ya da gol yememenizi sağlamıyor. günün sonunda risk alan ve oyun sistemini değiştirerek sakinliğini koruyan şota trabzonspor'daki görevine devam ederken sergen istifa etmek zorunda kalıyordu...