başlığımız acaip rakamlar. evet, tamam. 105 senelik bir takım. tarihi ile bir dev gibi gözüküyor insana... çalışmışlar, uğraşmışlar ve bugün birlere hakikaten modern futbolun örneğini sahada takdim ederken, bu oyunun maalesef ciddiyetini öğrenememişler. mağrur olmanın ve kendilerini dev aynasında görmenin cezası idi bu... buna ne lüzum vardı? karşılarında sadece mütevazı bir göztepe bulunuyordu. ama, onlara, bilemiyorum kim söylemişti, göztepe'nin bir mahalle takımı olduğunu... ilk gece, otelde, onlarla oturmuş, konuşmuştuk, bütün konuşma antrenörün salâhiyetinde toplanıyordu. buna ne lüzum vardı? biraz şımarık olacak, her cevap, statüye rağmen daima «hayır» ile cevaplanıyordu. anlaşmaya varılamadan toplantı dağılmışta. bereket versin, ertesi gün idareciler anlayış göstermiş ve konuşmalarını antrenörsüz yaparak, sonunda türk misafirperverliğine de hayran kalarak herşeyi hâlletmişterdi.
şahsen bir antrenörün, idari işlere karışmasının mahzurlarını yakından görmüş oldum. onu almanya'nın sayılı antrenörlerinden biri olarak takdim etmişlerdi bana... bir rivayete göre, almanya'nın herrera'sı imiş... ama mağrur olmaya ne lüzum var?... dünyanın en iyi antrenörünün muvaffakiyetlerinin daimi olmadığını acaba bilmiyor mu, bu adam? profesör jhon d. law ther’in «psychology of coaching» kitabında bir antrenörün mütevazi olmasını, kabahati olmadan tenkidlere mâruz kalabileceğini ve hattâ hattâ kulübünden her an kovulabileceğini bilmesi gerektiğini ve ona göre hazırlıklı olmasını, okumamış mıdır bu zat.? ..
maç neticesi verdiği beyanat, yine kat'i idi. münih'te göztepe’ye dört fark yapacakmış, futboldur bu. 4 değil, 6 da olabilir, biz de izmir'de 4 fark yapabilirdik fakat olmadı işte...
her şeye rağmen, modern futbolün hareketleri olan: top koşturma, yardımlaşma ve boş sahada saha oyununu, tekniklerinin ilâvesi ile gayet güzel yapıyorlar, takdir yine bizden...