90 dakika boyunca defansif bir oyun çıkaran nâmağlûp
lazio, beşktaşı 1-0 yendi
italyan takımının yegâne golünü 83. dakikada can'ın pasından sağaçık renna kaydetti
kahraman bapçum
gece şükrü’nün gecesiydi ve... şükrü'nün lazio'su, şükrü’nün beşiktaş'ını 1-0 yendi. ama heyhat ki, aramızda şükrü'nün gerçek beşiktaş’ını ve o günlerin lazio’sunu görmüş olanlar da vardı. ne bu beşiktaş, ne de bu lazio «şükrünün ki» değildiler.
dört adımda kaleye inen kartal forvet bugünkü pır pır beşiktaş kıyaslanınca ne ise, o günlerin lazio’su da bugünki lazio’ya karşı aynı şeydi.
maç
maçtan önce ve maç başlarken stadda garip bir sessizlik, bir heyecansızlık vardı. oyun da ilk dakikalarda tribündeki hava ile ve rölantide geçti. devrenin ortalarında biraz hızlandı oyun. hızlandı ama, ortada bir futbol gösterisi olarak sadece can'ın birkaç sıyrılışı, birkaç güzel pası vardı. haaa! bir de lazio defansının kıran kırana mücadelesi. sert, girgin ve lâstik gibi adamlardan kurulu bir defanstı bu... ve anlaşılıyordu nâmağlûp lazio'nun, italya ligindeki sırrı. anlaşılan bir başka gerçek de şuydu: bu takımın bir tek klâs ve stil sahibi adamı var: can...
bütün maç boyunca beşiktaş sahaya ve topa daha çok sahip oldu. çünkü lazio ne sahayı ne de topu istiyordu beşiktaştan. kapanıyor ve geçit vermiyordu. bol bol da itiraz ediyorlardı hakeme... aslına bakılırsa, faruk talu da bir amikal maçın tansiyonunu arttırmak için ne gerekirse yaptı.
maçın bitmesine yedi dakika kala can, bütün maç boyunca birkaçı geçmeyen, fakat ondan başka kimsenin başarmadığı, açıcı paslarından birini uzattı sola doğru. gasperi aldı ve daha sola kaydı. yerden kale ağzına salladı topu. necmi’den daha çabuk davranan renna ayak koydu ve ters köşeden yuvarlayarak içeri uzattı.
maç şükrü‘nün maçı idi. ama ne şükrü'nün beşiktaş'ı vardı ortada ne de lazio'su.