artık futbolculuğum bitmişti. tribünlere dönmüştüm arada bir lazio'nun idmanlarına çıkıyor, tekaütlerin maçlarında oynuyordum. yalnız değişmeyen bir gerçek vardı. lazio'luların yakınlığı. laziolu'ların sevgisi... futbol çağını geride bıraktıktan uzun bir süre sonra dahi lazio'luların, roma'lıların gözünde kendi deyişleriyle «şükrü» idim. «şükrü» olarak kaldım... beşiktaşlı şükrü gülesin gibi.
bunu sonraları daha iyi değerlendirecektim. bilhassa, artık dönmemek için döndüğüm vatanımda... italya'daki dostlarımdan mektuplar alıyordum. bana eski günlerimden unutamadıkları hâdiseleri hatırlatıyorlardı. bir de araya beşiktaş - lazio maçı girince 1950 senesşinde bir çift top ayakkabısı ile roma’ya gidişim geldi aklıma. futbol hayatımın başlangıcı beşiktaş, bitişi lazio idi. şimdi her iki kulubün formasını taşımış emektar bir futbolcu olarak yarın gece yapılacak maçı bekliyorum. bir tarafta beşiktaş... 17 yaşında renkleri ni seçtiğim beşiktaş futbol dünyanın yıkılmaz âbisdesi kara kartal. öte yanda lazio... bana avrupa'da futbol oynama fırsatını veren lazio renkli, renksiz çeşitli mâceralar, sürprizlerle dolu bir hayat geçirmiştim...
beşiktaş - lazio maçını seyrederken, o geride kalan yılları yaşayacağım. senelerin verdiği yorgunlukla üzüntülü seyredeceğim onları...