müthiş baskı özellikle ilk yarısı o kadar kötü bir maç izledik ki, bu iki ekibin ligin şampiyonluk adayları arasında olduğunu, dışarıdan takip eden bir kişiye söylesek sanırım bizimle dalga geçerdi. ilk 20 dakikada kötünün iyisi olan fenerbahçe’de 2 isim ön plana çıkmıştı. ilki; takımının temposunu sürekli yukarıya çıkaran ve penetrelerinden sonuç alan ukiç, ikincisi önce batista, ardından barac karşısında boyalı alanı çok iyi kullanan oğuz’du. efes ise bu bölümde kaderini başta vujacic ile savanovic’in çılgınca attığı şutlara bırakmıştı. dolayısıyla daha doğru basketbol oynayan fenerbahçe öne fırladı. 3. çeyrekte de benzer bir oyun vardı. oğuz-kaya ikilisiyle ağırlığını hissettiren fenerbahçe, boyalı alanı işlemeye devam ediyor ve maçı sürekli önde götürüyordu. oğuz’un 4 faule ulaşarak kenara geldiği anları fırsata çeviren efes, oyuna tutunsa da ivmeyi değiştirmek için daha belirgin bir hamle yapmak zorundaydı. bunu da doğuş gerçekleştirdi. 3 guarda dönen efes’te genç oyuncu, rakibin eli ayağı olan ukic’e öyle bir baskı uyguladı ki, hırvat yıldız art arda 4 top kaybetti. yetmedi çok kritik 5 sayı üretti, ukic’i son 2 dakika kenara hapsetti, bitime 14 saniye kala bulduğu basketle galibi belirledi. bogdanovic’in 0 çektiği, yeni transfer morris’in sahaya girmediği günde efes’in baskısı fenerbahçe’ye ağır geldi, son saniyeler de şans da yanlarında olunca, lacivert-beyazlılar, kabustan uyanmayı bildi. art arda 2 maç kaybeden efes, yine yenilse bunu telafi edemezdi. fenerbahçe ülker ise bütün sezon izlediğimiz gibi. genellikle kötü, çok kısa zamanlarda iyi! maçın hakemleri ise tek kelimeyle berbattı. özellikle ilk yarıda çalmadıkları düdükler, maçın kaderiyle oynadı.