coşkun özarı'nın milli takım futbolcularından haklı bir şikâyeti var. son günlerde önüne çıkan gazeteciye bunu söylüyor olmalı ki, her gün değişik bir gazetenin manşetinde aynı şeyleri okuyoruz...
. bu çocuklar annelerinden korkak doğmadıklarına göre, korkunun bir nedeni olmalı... '
coşkun özarı, kadrosuna seçtiği futbolcuları itham etmeden önce bu soruya yanıt ararsa, amacına çok kolay ulaşır, ama yapmaz. çünkü gayet iyi bilir ki, sorunun yanıtı kendisini memnun etmeyecektir. çünkü gayet iyi bilir ki, korkunun tek sebebi kendisidir...
okuyucularımız, yıllardan beri bu sütunlarda kaç kez «korkma coşkun. korkunun ecele faydası yok» diye yazdığımızı hatırlarlar. bugüne dek korkmadan oynadığı ve dört golle kaybettiği avusturya maçından sonra kendisini nasıl kutlandığımızı da...
ancak coşkun, hayatının hiçbir döneminde gerçekçi olmamış, yönettiği hiçbir takıma, devamlı «futbol» oynatmayı denememiştir..
spor değil, skor yazmaya meraklı, babıâli kalemşorlarının esiri olarak, sahaya daima yenik çıkmış, az gollü bir yenilgiyi başarı gibi gösterip, yönettiği takımları giderek, silik, korkak ve antifutbol oynayan ekipler haline getirmiştir..
avrupa şampiyonası kuraları çekildiği zaman açın gazeteleri coşkun’un demecine bakn. «bu grupta hiç şansımız yok... ne talihsizlik...» oysa aynı günler biz, «irlanda, almanya ve avusturya gibi üç dünya kupası finalistinin aynı gruba düşmesi şanstır... bunlar birbirlerini yerlerse, ev maçlarındaki başarıya eklenebilecek, birkaç talihli deplasman puanı bize tarihimizin en büyük başarısını getirebilir» diyorduk.
eğer coşkun, o gün bizim gibi düşünebilse, eğer coşkun, o gün bu matematik gerçeği adamlarına evde oynadığı maçlarda takımı sadece kazanmaya yönelik bir diziliş ve taktikle sahaya çıkarabilse, bugün belki de puan durumu çok daha farklı olabilirdi..
sen kendi sahandaki maça, gol yememeye yönelik bir taktiği uygulayacak savunma adamları ile çık... sen rakibin bittiği, çözüldüğü anlarda dahi üzerine gitme... sen arnavutluktu yenmiş olmayı dahi büyük zafer olayı gibi sun... ondan sonra da, kafanı kaşı... «bu çocuklar bu kadar korkuyorlar bilmem ki?»
bay teknik direktör,
bu çocukların moral kondisyonu sıfırsa, bunun sorumlusu kimdir acaba?.. malzemeci mehmet mi, yoksa takımın her türlü kondisyonundan sorumlu olan siz mi?.
futbolcuların kanına, ışın ta başından beri korku şırınga etmekten başka bir şey yapmayan bir kişinin bugün «niye korkuyorlar» diye sorması kimseyi aldatmayacaktır...