kur'ada karşımıza çıkıncaya kadar adını, sanını bilmediğimiz bir isviçre takımı galatasaray'ı 5 - 1 yendi.
bu inanılmaz bir sonuç, müthiş bir galibiyetti isviçre kupa şampiyonu için... belki galibiyet bekliyordu. ama, bu kadarını değil. futbolcusundan, idarecisine, taraftarına kadar bütün bir çevre hayret içerisindeydi
nitekim, maçtan sonra valals kantonunun 20.000 nüfuslu başkenti(!) sion’da şenlikler tertipleyen, çılgına dönmüş taraftarlar, maçı görmeyenlere bu inanılmaz neticeyi anlatabilmek için de yoruldular... 5-1'lik skor, avrupa kupalarında tecrübe sahibi galatasaray'a karşı kazanıldığı için de gözlerde büyümüş, küçücük sion'un futbol tarihinin en büyük galibiyetini aldığı belirtilmişti...
şimdi, 15 gün evvel sion'un daracık, tribünlerindeki insanların futbolcuların üzerine sarkarcasına maç seyrettiği yeşil sahasına sıkışıp kalan 5-l'lik bozgunun sebeplerini toparlamaya çalışacağım...
sion, çok çok tek farklı bir galibiyet ümidiyle oyuna başlamış ve henüz 12. dakikada galibiyeti sağlamıştı... galatasaray 1-0 mağlûp durumda olmasına rağmen rakibinden daha üstün bir takım olduğunu ortaya koyuyor, rahat rahat oyuna devam ediyor ve tarık devre biterken beraberliği kurtarıyordu
hâttâ ikinci devre başladığı zaman dahi galatasaray'da değil 5. tek gol dahi yiyecek bir dağınıktık mevcut değildi. ama. 50 dakikada eschman, sion’a ikinci golü kazandırdıktan sonra galatasaray'da panik başladı. bozgun yolunu açan ikinci goldü açıkçası. ve ondan sonra sion, bekleri yerlerini kaybetmiş, hafları kaybolmuş, forvetleri dağılmış rakibiyle tam mânâsiyle oynamaya başladı. sonra diğer gollere sıra gelecekti. arttk galatasaray için sahada vardı, demek zordu. şükretmek lâzım ki, maç bitti. yoksa, yoksa bir iki daha olurdu. galatasaray, öylesine çökmüş, öylesine oyundan kaçmıştı ki.
sion bu sonuca nasıl vardı? önce sür'atiyle... belki beynelmilel çapta bir onbiri yok sion'un. fakat, galatasaray'dan mutlaka daha sür'atli takım oyunu var. galatasaray fizik ölçülerinde de rakibiyle başa çıkacak durumda değildi. yorgunluk ikinci yarıda başlamıştı. rakiplerini 10, 15 hattâ 20 metreden takip eden galatasaray'lı futbolcular görüyorduk sahada.
ikinci bir önemli nokta, galatasaray beklerinin ilk devredeki markaj ve oyun düzeninden ayrılmalarıydı. nitekim, atılan gollerin çoğu sağ ve solaçıkların çok rahat pozisyonlar bulup, yaptığı ortalarla oldu. kaldı ki, çok iyi bir kontratak takımı olan sion’da sağaçık stockbauer ortaya kaçıp bir santrfor hüviyetiyle oynadığı için de iki sayı yapmaya muvaffak olmuştu ve nihayet galatasaray herşeye rağmen rakibini küçümsemişti.
sion'la bugün rövanşı oynuyoruz. galatasaray, alışık olmadığı çim sahada rakibinin elindeki dev neticeyi yere sermeye çalışacak. açık konuşalım, 4 farklı bir mağlûbiyeti kurtarmak kolay iş değil. galatasaray’ın maçı kazanacağına inanıyorum. sion'da iyi başlayıp, kötü bitirmişlerdi. bugün aynı hatâları yapacaklarını sanmam, üstelik yenmenin yetmeyeceğini biliyor sarı - kırmızılı takım. sion'u paniğe uğratmak gerek!
sion, başının üzerine konan devlet kuşunu kaçırmamak için sağlam bir defans taktiğiyle işe başlayacak ve üç kontratak adamı - stockbauer, desboilles ve quentin - ile, yüklenen rakibinin gol şansını kırmaya çalışacak. bu noktaya ve gol atabilmek için fazla uğraşmaya lüzum görmeyen 34 yaşındaki yıldız eschman’la, bu takıma iyi futbol oynatan sağhaf perroud’ya dikkat!