peki mafyanın futbola yönelik hemen hemen her atağında gündeme gelen ve futbolun kirli yüzünü temsil eden davut dişli kim?
sakarya doğumlu olan dişli, lise eğitimini haydarpaşa lisesi’nde tamamladıktan sonra 1979 yılında istanbul üniversitesi kimya mühendisliği bölümüne girdi. üniversite eğitiminden sonra yurtdışına çıktı. dönüşünde ticarete başladı. dişli’nin futbola ilgisi 1986 yılında dayısı tahsin kaya fenerbahçe’ye başkan seçilmesiyle başladı. 1993 yılında fenerbahçe’ye başkan olan güven sazak’ın yönetim listesinden birinci sıradan yedek yönetim kurulu üyesi seçildi. ardından da aynı yönetimde altyapı yürütme kurulu başkanlığına getiril di. bu görevini 1994 yılı sonuna kadar sürdürdü. 1995 yılında fenerbahçe altyapı derneği’ni kuran dişli, 1998 yılında başkan seçilen aziz yıldırım yönetiminde âsbaşkanlık görevinde bulundu. ardından 2004 yılındaki seçimde aziz yıldırım’a rakip olarak fenerbahçe başkanlığına aday oldu. ancak, sonra adaylıktan çekildi.
dişli’nin futbol dünyasına girmesiyle ticaretteki faaliyetleri de arttı. ilk önce diğer aile üyeleriyle birlikte kurduğu sadık şirketler topluluğu’nda yöneticilik yapan dişli, daha sonra tek başına hareket etmeye başladı. grup pazarlama şirketler topluluğu yönetim kurulu başkanlığını yapan dişli’nin ticaretteki önemli faaliyet konusu soda üretimi. türkiye’nin önemli soda üretimi. türkiye’nin önemli soda markalarından sırma’nın sahibi olan dişli’nin reklam, restoran ve altın sektöründe onlarca şirketi bulunuyor.
davut dişli ticari yaşamından çok mafyayla ilişkileriyle gündeme geldi. çete lideri sedat peker’in futbol dünyasındaki temsilcilerinden biri olarak adı geçen dişli, peker’in gözaltına alındığı her operasyonda mutlaka ön plana çıktı.
sedat peker çetesine yönelik en kapsamlı operasyon 2004 yılının sonunda yapıldı. peker ve çok sayıda adamı tutuklandı. polis operasyondan üç ay önce peker ve adamlarını teknik takibe almıştı. bu süre içinde peker’in telefonları dinlenmeye alınmıştı. sedat peker’in 62 yıl hapis istemiyle yargılandığı istanbul ağır ceza mahkemesi’ndeki dava dosyasında yer alan telefon kayıtlarında peker’le görüşen isimlerden biri de davut dişli. 7 eylül 2004 tarihinde saat 22.29’da sedat peker’i arıyor. o dönemde futbol federasyonu milli takımlar sorumlusu olan davut dişli ile peker arasındaki konuşma futbolun nasıl mafyanın denetimine geçtiğini açıkça göstermesi açısından hayli ilginç. sedat peker: ne haber davut?
davut dişli: kurban olayım seni verene ben. bir terslik olmuş çok özür dilerim ya reisim, çok özür dilerim. bir yanlış işaret verdiler bana. “abi” dediler, abim zannettim. telefon bende değildi, çok özür diliyorum ya...
sedat peker: estağfurullah.
davut dişli: ben senin için her şeyi yaparım ya. çok üzüldüm yani.
sedat peker: ben yanlış anladım herhalde baştan.
davut dişli: çok özür dilerim. yani yanlış anlaman için de çok özür dilerim.
sedat peker: olur mu önemli değil. sen maça bak abi. o gün olgun (peker) bana bir şey söyledi. peşinden de bu olunca, yanlış yorumladı.
davut dişli: yok reisim. onlar onunla ilgili de. bir kişi vardı, ben bunu size gelince izah ederim. telefonda konuşmayalım, yüz yüze konuşalım demek istedim ona.
sedat peker: anladım.
davut dişli: yanlış anlıyor herhalde.
sedat peker: yok o telefonda yanlış bir şey söylemez, ticaret yapıyor ya.
davut dişli: evet efendim.
sedat peker: olgun öyle söyleyince, bir ck\ öyle olunca, “ulan!” dedim...
davut dişli: yok efendim yok, kurban olurum ya kurban olurum. hiçbir şey seninle olan dostluğuma, arkadaşlığıma engel olamaz, bunu bilin.
sedat peker: allah senden razı olsun.
davut dişli: allah ölüm vermesin. sonra, sen beni tanırsın, böyle bir şey olamaz, olamaz.
sedat peker: ya ben mecnun’u aradığımda o kadar üzüldüm ki, ya dedim ‘ne oluyor mecnun? dünyada herkes yapar, o yapmaz’ dedim.
davut dişli: reis, dünya yapar, ben yapmam, sen bunu bilirsin. allah razı olsun.
sedat peker: ben de onu söyledim.
davut dişli: allah razı olsun.
davut dişli’nin adı en son saha içindeki olaylara mafyanın damgasını vurduğu türkiye-isviçre maçında gündeme geldi. 16 kasım 2005’te kadıköy’de oynanan maçta türkiye, isviçre’yi 4-2 yendi. ama bu türkiye’nin dünya kupası’na gitmesine yetmedi. maçın bitimiyle statta savaş görüntülerini aratmayacak olaylar yaşandı. futbolcuların ve teknik direktör fatih terim’in yardımcılarının isvçreli futbolculara, terim’in işaretiyle birlikte saldırdığı söylendi. soyunma odasının koridorlarında isviçreli futbolculara saldıran siyah takım elbiseli kişiler de vardı. bu kişilerden kimlikleri tespit edilen yaşar aydın ve ali kıratlı’nın davut dişli tarafından stada alındığı belirlendi. hem yaşar aydın hem ali kıratlı, çete lideri sedat peker’in adamlarıydı. yani davut dişli, isviçreli futbolcuları dövmesi için sedat peker’den adam istemişti.
maçtan televizyonlara yansıyan görüntülerin başında milli takım’ın yardımcı antrenörü mehmet özdilek’in isviçreli bir futbolcuya çelme takması oldu. arkadaşına çelme taktığını gören başka bir isviçreli futbolcu da özdilek’e tekme attı. jübilesindeki gelirlerini çocukların eğitimine başlamasıyla ve dürüstlüğüyle tanınan şifo mehmet, kamuoyunun tepkisi üzerine istifa etmek zorunda kaldı.
maçta ve sonrasında yaşanan olaylar milli takımlar sorumlusu davut dişli’nin başında bulunduğu mafya grubu tarafından isviçre’de oynanan ve türkiye’nin 2-0 kaybettiği maçtan sonra planlanmıştı. dişli, isviçre dönüşü 3 gün sonra oynanacak maçla ilgili “önemli olan 2006’ya gitmek. ben de ceza alıp gideceksem razıyım. isviçre’de seyirci ne gerekiyorsa yaptı. onlar pislik yaptıysa gerekirse biz de yapalım.
sahaya odun atalım demiyorum, ama onları yıldıracak her yola başvurmalıyız. o gün statta çok farklı, inançlı 60 bin kişi istiyoruz. tribünlerde seyirciden ziyade fanatik istiyorum; deli taraftar istiyorum. onlar bizi tribünleriyle nasıl bunalttıysa inanmış türk taraftarı fazlasını yapar. g.saray-neuchatel, f.bahçe-cannes maçlarının rövanşlarını hatırlıyorum. alman kötü sonuçlara rağmen tribünler salkım saçaktı, statlara sığmamıştı. şimdi aynısını maça geleceklerden rica ediyorum,” diyordu.
kavgaya taraftarı da katmaya çalışan dişli, maçtan önce yapılan güvenlik toplantısında da emniyet yetkilisinden, isviçreli futbolcuları pasaport kontrolünden itibaren psikolojik baskı altına almalarını istiyordu. emniyet yetkilisi bu isteğe şaşırmıştı. ancak dişli söylemine devam ediyordu: “biraz pasaport kontrolünde bekletmek yasa dışı mı? ne olur yani isviçreliler biraz kuyrukta beklese de ülkeye iki üç saat geç giriş yapsa.”
gerçekten de isviçre milli takımı istanbul’a üç saat süren bir pasaport kontrolüyle giriş yapabildi. daha körükten girişte, ellerinde türk bayraklı yer hizmetleri görevlileri oyuncuların burnunun dibinde slogan atıp tacize başladı. gümrüklü alan geçişinde ise para ile tutulduğu belli bazı kişiler yine futbolculara saldırdı.
yaşananlar nedeniyle dünya ayağa kalktı. fifa da türkiye’yi altı maç saha kapatama ve seyircisiz oynama cezasına çarptırdı.