20 ilkkânun (aralık) 1937 tarihli kırmızı-beyaz dergisinden;
güneş; galatasarayı farklı bir netice ile mağlûp etti : 6-0 (2-0)
fenerbahçe vefayı 3-0, beşiktaş topkapıyı 9-1, istanbulspor süleymaniyeyi yendiler ..
beykoz eyübe yenildi: 2 - 1 [ 1 - 1 ]
dün lik maçlarının sayılı günlerinden birini yaşadık. iki sarı - kırmızı takımımız karşı karşıya geldiler.. millî kümedeki şayanı esef hâdiselerle dolu maçtan sonra bu yeni müsabaka birkaç taraftan merak uyandıracak mahiyette idi. gerek cereyanı itibarile, gerek takımların biribirine karşı çıkaracakları oyun bakımından ve hele vereceği neticeden ötürü..
evvelâ sevinerek şunu tebarüz ettirelim ki, dünkü maç da sekiz bin kişiyi nahoş sahnelere zoraki seyirci yapmakla beraber ve sinirli bir hava içinde geçmesine rağmen sonunu hâdisesiz buldu.
böyle mühim ve iddialı bir maç için bu kadarını — çok görsek bile — (hele şükürle) karşılamaktan kendimizi alamıyoruz.
maç beklenmiyen bir netice değil, fakat bir gol farkı vererek 6-0 güneş lehine kapanmıştır. manen ve maddefen iyi hazırlanmış rasihli güneşin galebesini bekliyenler bile bu farkı pek düşünmemiş olacaklardır, sanırız. fakat galatasaraya likmaçlarında ilk mağlûbiyeti tattıran güneş, gol fazlalılığın olmasa bile galibiyetin haklı sahibidir.
günün ikinci enteresan neticesi eyübün beykozu 2-1 yenmesidir. boğaziçi takımı başarılı maçlarının verdiği rakibi küçük görme haleti ruhiyesine galibiyeti feda etmiş oldu.
fenerbahçe vefayı 3-0 yenmekle birincilik yolundaki mühim manilerden birini daha aşmıştır.
şimdi günün en mühim maçından başlıyarak olanı yazalım.
maçın 20 dakikası güzel futbol, 25 dakikası güneş hâkimiyeti, 45 dakikası da melodram halinde geçti. binaenaleyh biz de her zamanki gibi yazımızı iki devreye ayırmayıp bu üç şayanı dikkat safhayı bitaraf gözümüzle seyredelim ve yazmağa çalışalım.
ilk 20 dakika
güneş aleyhine korner dışarı gidiyor. rasih takımda gösterişsiz fakat emniyetli idaresile güneş lehine yüzde kırk; bir avantaj temin etmiş. oyun birinci sınıf süratte oynanıyor. galatasaray müdafaası kale ağzında çalışıp ileriye hiç yardımcı olamıyor. ve en fenası topa hızlı da çıkılmıyor. buna rağmen iyi kurtarış yapıyor ve forvet de, güzel aksamakla beraber, güneş kalesine tehlikeli yoklamalarda bulunuyor. oyun sert ve asabi hava ile oynanmadığı için bol olan klâs oyuncularının iyi hareketlerini, müthiş süratini taraftarlar heyecanla takip ediyor.güneşin dalıcı muhacimi murat 10 uncu dakikada topu avuta çıkmış iken kale ağzına kadar yandan getirdi. galatasaray müdafaası 18 in içinden çıkamadıkları için bu tehlikeyi şarjlı olsun, favüllü olsun penaltılık muhitte durdurmak istediler. salimin çelmesi galatasarayın birinci talisizliği ve güneşin birinci golü olmuş oldu. murat sıkı bir sol şütle topu ağlara kolaylıkla taktı. galatasaray kat’iyyen anbale olmuş değildir. güzel oyununu tutturamamakla beraber her zaman için beraberliği çıkarabilirdi. fakat cihat, faruk, ve hele reşat bugün ne canla başla oynuyorlar?..
25 dakikalık güneş hâkimiyeti
galatasaray forveti temposunu bulamıyor. süleyman ağırlığını bırakıp hakikaten canla başla çalışmakla beraber ne necdet, ne bülent ve ne de haşim toplu ve topsuz tabii oyunlarının yarısını bile çıkaramıyorlar. haf hattı da ileriye ve yanlara doğru çok fasılalı kaldığından güneş forveti her zaman için galatasaray kalesini sağlı sollu sarmakla meşgul. suavinin — ve asıl tuhafı — salimin bozuk oyunları, adaleye kadar tesir eden bir âsab bozuklu şu mevcut olduğuna delâlet ediyordu. bu ne lüzumsuz ve basit bir haleti ruhiye idi ki galatasaray, zaten kendisinden kuvvetli bir takım karşısında bulunduğundan başka uğraşacağı talisizliklere de karşı koyamıyacak kadar düşük futbol oynatmaya saik olmuştu. zira güneşin hâkim oyununa rağmen ikinci gol gene penaltıdan ve 44 üncü dakikada olmuştu. demek galatasaray bu saha hâkimiyetini biraz başka türlü oynamakla telâfi edebilir ve güneş kalesini bir, iki, üç defa bile delebilirdi. nubarın havada kesmek islediği top pek gözükür bir şekilde avucuna çarptı. gene murat ikinci golü de atmış oldu. yusufun sert bir çıkışında sakatlanması, rasihin güzel kafa oyunları, necminin iyi kurtarışları ve çabuk oyun bu safhanın panoraması.
ikinci 45 dakikalık melodram
iki talisiz fakat haklı farkla sahaya boyunları bükük çıkan galatasarayın içeride olduğu gibi dışarıda da iyi idare edilmediği hemen gözüktü. ne fert, ne de takım halinde bir tek tabiye veya usul tavsiye edilmemiş, âdeta mağlûbiyetlerini hariçten de tensip ve tasvip etmişler gibi gelişi güzel ve mahkûm oynuyorlardı. üstelik penaltıların manevi ve maddi yükü altında nevmidî de kendilerinde âsab namına bir şeyler bırakmamıştı.
rebiiden gelen topu rasih, sıkışık galatasaray kalesi ağzına indirdi. salâhaddin ani ve çok yakından üçüncü golü de attı. galatasaray boşalmış bir zenberek halini almıştı. melih de sağiyle yakından voleyle dördüncüyü attı.
notlarımı burada biraz kısmak mecburiyetinde kaldım.feridun kıhç,galatasaray lehine vermediği bir penaltı üzerine sinirli tezahürlere geçen oyunculara nafiz olamıyor. hüsnüniyet, iyi ahlâk, maç tecrübesinin artması da kâfi değilmiş ki otoriter ve nâzım olamayınca böyle karşılaşmalarda futbolle beraber sert havaların da esmesi — maalesef — tabii oluyor. 30 uncu dakikada rasih enfes bir frikik çekerek necminin kısa boyundan istifadeyi bildi ve gördü: beşinci gol.
galatasarayın çıkarılan salim, eşfak ve suaviden mahrum müdafaasında bülentle haşim yer almışlardı. rebiinin altıncı golüne mani olamadılar. artık âsab da, hâdisecikler de yatışmış, galip taraf; mağlûp taraf “futbollu rumma„ oynamakla meşguldüler. necdetin ortalardan götürdüğü top için 18 dışında yapılan şarja, hakem lütfen mürüvveten bir penaltı hediye etti. nubar cihadın göğsünü iyice nişanlayıp dayandı. galatasaray, hakiki galatasaray gibi oynayan güneşe 6-0 mağlûp olmuştu.