f. bahçe karşısında hâkim oynayan sarı - kırmızılılar metin'in penaltı golü ile galip geldiler
necmi tanyolaç
şimdi fenerbahçeliler hakeme ver yansın edeceklerdir...
şimdi fenerbahçeliler hakeme yükleneceklerdir...
ve eninde sonunda «hakem o penaltıyı vermese, yenilmezdik» diyeceklerdir...
fenerbahçe'yi, anderlecht karşısında üç farklı bir galibiyete aday ilân edenler kaçırılan kupanın hesaplaşanımı hakemlerle değil, kendi kendileriyle yapmalı ve «biz sezonun başında neredeydik, nereye kadar gittik, nerede kaldık» demelidirler...
allah için konuşmalı, fenerbahçe’nin böyle bir final maçında o tepeden süzdüğü galatasaray'la boğuşacak gücü var mıydı?.. ne yaptı fenerbahçe de, bu sonucun bir hareketi ağır bir kararla cezalandırılan hakeme bağlanıyordu?
heyecandan uzak oluşu bir yana, tipik bir ezeli rekabet çekişmesi halinde geçen bu maçta fenerbahçe dün geceki korkak, ürkek ve dağınık haliyle, hakem o penaltıyı da vermese, yine kendini kurtaramazdı. sezonun ilk maçlarında ses duvarını aşmaya çalışan sarı - lâcivertliller ezeli rakipleri karşısında üç, beş dakika bir şeyler göstermeye çalıştılar ve hızla çöktüler... bu çöküş ve galatasaray'daki canlılık, maçı tek gollü bir final olarak bırakmışsa, bunda kaleci hâzım’ın direnişinin büyük etkisi olduğunu hatırlamak gerekirdi. gerçekten de hâzım defanstan yıkılmaya başlayan takımını ikinci bir «5-0»dan kurtaran adamdı. daha penaltıdan önce metin'in, o kurtulmaz şutunu kurtararak görevini yapmaya başlamış ve hemen arkasından yılmaz'ın filelere kadar uzanabilecek bir akışını durdurmasını bilmişti. bunun dışında fenerbahçe’de fazla bir şey yoktu ve iyi oynayan birol'la, çalışkan ziya ve gerinin emniyetli adamı ercan her an biraz daha silikleşen fenerbahçe'yi ayağa kaldıramayacaklardı. öyle oldu sonunda da ve g. saray metin'in penaltıdan attığı golle, ama oynadığı, oynayabildiği futbolle de türkiye kupasını üçüncü defa ele geçirdi. oyunun kısa özeti buydu ve fenerbahçe lâyık değil, müstehlik olduğu bir neticeye boynunu eğiyordu.
durgun maçın fırtınası
şaşılacak derecede sâkin gözüken seyirci için maçın basında iki fırtına adam dikkati çekti. fenerbahçe'de birol, galatasaray'da metin. ikisi de oyuna iyi başlamış ve henüz ilk dakika dolmadan birol, sağaçık yasar'a ilk gol fırsatını uzatmıştı. teknik yöneticilerin adını tartışma konusu yapmakta israr ettikleri çaresiz yaşar, milyonluk forvetin sağ kanadında bir taşralı gibi bu topu ayaklarına dolaştırdı. arkasından da metin birbirinden akıllı ve şık hareketlerle fenerbahçe müdafaasına ilk tehlike işaretini verdi. görünüş iki taraf için şuydu ilk çeyrek dolarken f. bahçe tesirsiz bir üstünlükle karşıya yüklenmek istiyor, birol'un peşisıra indirdiği yumuşak toplardan faydalanamıyordu. g. saray'da metin tek başına dahi olsa bir ümid, bir vaad ışığı olarak parlıyordu. nitekim 7. dakikada metin'in ortaladığı topla ayhan iyice bir pozisyon buldu, fakat hâzım kesti akını. arkasından da şenol'un şutu barajda kayboldu gitti. oyunun 16. dakikası metin'in bir vakitler ağları parçalayan şutunu hatırlatan anı yaşattı seyirciye. hâzım çıkmasa, fenerbahçe'nin başına tarihin ikinci felâketi gelecekli.
oyun böyle karşılıklı akınlarla geçip giderken galatasaray'ın geriden başlayan âni çıkışlarla fenerbahçe'yi sarsmaya başladığı dikkati çekiyordu. işte maçın sonucunu belli eden gol de galatasaray’ın terapinin kafesini aşağıya indirmeye başladığı bu devreye rastladı. tam 33. dakikadaydık. şükrü, yılmaz'a, mani olmak isterken düşürdü. hakem, çok çok bir çift vuruşla cezalandırılabilecek bu «kibarca çarpışmaya» penaltı kesti tabii. metin de altı golünü. maç burada bitti.
bundan sonrası hâzım'ın birkaç kurtarışı -hem de önemli birkaç kurtarışı- ve bülend'in önlediği birkaç hafif şuttan öteye geçmedi.
bir de 40. dakikada yaşar'ın kale önünde mâruz kaldığı sert hareketi. hakem tarafından «çift vuruşla cezalandırması vardı. birol'un pasını şenol kaleye dayanacak, bülent yatarak kurtaracaktı. ikinci yarıda fenerbahçe'de hüseyin'le, ziya'nın yerini değiştirmişti. fakat bir şey getirmedi fenerbahçe'ye bu değişiklik. galatasaray ise oyunun sonlarında tam bir rahatlık ve emniyet içerisinde oyununu oynamaya devam etti.
bu maçın eksiği; heyecan, fenerbahçe - galatasaray rekabetinin rüzgârıydı. sonunda koptu fırtına. çünkü galatasaray taraftarları özledikleri şampiyonluğu kutluyorlardı...