1-0 mağlûp durumdaki sarı - lâcivertlileri ikinci yarıda haldun'un golü kurtardı
kahraman bapçum
ağustosun onuncu günü... sezonun ikinci maçı... maçın adı «hazırlık maçı»... ve sahadaki futbolun sür'ati, heybeti, güzelliği... alışılmamış bir şey bu...
bu oyunun ilk devresindeki göz doldurucu heyecanı değme final maçlarında göremeyiz, görmemişizdir de. hiç antrenmansız sahaya çıkıp yirmi dakika büyük ustalara yakışır bir futbol ziyafeti çeken birol, iki kanattaki iki şimşek: aydın ve ögün, ortalığı kasıp kavuran yaşar, yan haftaki müthiş kesici özer, orta sahaların yorulmaz adamı şeref.. bunların hepsi sezonun en hızlı zamanında tam istim üzerindeyken dün geceki futbolu oynayabilseler, fenerbahçe çok şeyler yapardı. ya ziyalar, ali ihsanlar, haldunlar? neresinden bakılırsa bakılsın fenerbahçe «büyük» tü dün gece.
ve rakip, ferdi top kontrolündün, verkaçlarındaki sürate! defansın yelpaze gibi açılışlarından, açıkların nefis ortalarına, oyuna asılıştaki inat ve kuvvetten, bilek ve bel kıvrakloğına kadar her bakımdan mükemmel bir futbol oynuyordu. simeonevleri, schamanev'ları, kostov'ları, harolampiev'leri, rasstev'leri doya doya seyrettik.
zorlu bir final havasındaki bu hazırlık maçı ile fenerbahçe, taraftarlarına bol bol ümit verdi.
oyunun üçüncü dakikasında daha fenerbahçeliler ısınmağa bile vakit bulamadan vasillev'ın ayağından bir gol yemişlerdi. sonradan beraberlliği kurtarmak için 86 ncı dakikaya kadar mücadele edeceklerdi. o «iyi futbol» bu mücadeleden doğdu. maçın bitmesine dört dakika kala soldan atılan kornerde defansı aşan topa genç yıldız haldim nefis bir kafa şutu yapıştırıyor, top önce üst direğe sonra yere vurup içeri giriyordu.
ağustosun onuncu gübü ve bu oyun!.. alışılmamış bir şeydi bu.