ikinci kümenin eşiğinden dönen beykoz'lular anlatıyor:
"kelle" için oynadık ve kazandık...
necmi tanyolaç izmir'den bildiriyor
"ben beykoz kulübünün malzemecisi nuri bayav'ım. nereden bileceksiniz adımı nereden tanıyacaksınız malzemeci nuri'yi. sağ olsaydı da kelle ibrahim’e sorsaydınız beni... ben onun yadigârıyım beykoz'a... benim de söyleyecek bir iki sözüm var tabii... 17 yıldır beykozlulara forma, ayakkabı ve malzeme yetiştirir,hazırlarım. ömrümün yarım bu kulüpte geçti. bu kadar acı bir devre görmedim, bu kadar üzülmedim. ben edebiyattan anlamam. diyeceğim şu: hep beraber öldük, hep beraber dirildik.»
rahmetli kelle’nin yadigârı malzemeci nuri efendi, beykoz’u altay maçından evvel o «cehennem yarışına» hazırlayan iki üç adamdan biri idi. beykoz’u sahaya çıkarken soyunma odasında uğurlayan iki kişeden biri idi. okumuş, dua etmiş.
«allah sizlerle beraber olsun»
demiş. sarı - siyahlı formalı delikanlıların sırtını sıvazlamış.. haydi koçlarım diye. ve malzemeci nuri, beykoz - altay maçına çıkarken kendi kendine söyleniyormuş: «kaybederlerse buraya dönmesinler.. ya da ben döndüklerini görmeyeyim!»
* * *
antrenör bülent giz, ilk tebrik telefonunu annesinden aldı. otele döndüğünde telefondan çağırmışlardı giz'i. arayan annesi idi. şöyle konuşuyordu telefonda: «evlâdım, maçına gelemedim. şimdi gazetelerden öğrendim. kazanmışsınız. kalbim sizlerle beraberdi.» beykoz antrenörünün 63 yaşındaki heyecanlı annesi böyle tebrik etti oğlunu.
giz, «altay ilk golü atınca ömrümün on yılı koptu içimden «anki» dedi. gerçekten de öyle olmalıydı. bizim eski foto muhabiri arkadaşımızı 16 yıllık «çilekeş antrenörü» altay maçı, bir doksan dakika içerisinde ihtiyarlatıvermişti tek kelime ile
* * *
sıcak ve boğucu rüzgârın kasıp kavurduğu izmir'de kazandığı galibiyetle türkiye ligine dönen, evet türkiye ilgine dönen beykozlular, mutlu dönüşü kordon'da deniz kenarında kutladılar. nasıl rahattılar, nasıl mutluydular? aradaki farkı anlatmak güçtü. bir de onları maça çıkarken görmeliydiniz! sapsarı ve kansız yüzler, ışıksız, fersiz gözler... kurtuluş onları ayağa kaldırmış, kanlarını iade etmişti. cehennem dönüşünden tam 90 dakika geçmişti. neler söyliyeceklerdi, neler düşünüyorlardı. hepsi bir lâf etti. kimi «çok şükür» diyordu. kimi «hepimize geçmiş olsun» diyordu. kimi, «göztepe maçında sahanın ortasında otursak da kimsenin bize bir lâf edecek hali yok,» diyordu. ve galiba en iyi lâfı da kaptan şirzat söyledi: «1 - 0 mağlûp duruma düştüğümüz an gözümün önüne rahmetti kelle ibrahim ağabeyim dikildi. kendine has, o unutulmaz şivesiyle «uzün, uzüüün» diye bağırıyordu. rahmetli maçlarımızı kale arkasından takip eder ve uzun pas yapın diye bağırırdı. ben dün alsancak’ta oynarken onun sesini işittim. biz dün alsancak stadında onun için oynadık...»