ilk basımı 2004 yılında olan hakan kulaçoğlu'nun "fırtına, ihtilal, efsane... trabzonspor" kitabından;
mehmet tan'ın "suat ile özkan" başlıklı yazısından;
özkan sümer, trabzon'da oynanan bir orduspor maçında kulübede terör estirmektedir. o gün en kızdığı oyuncu da bahattin'dir, bahattin güneş. milli takımlar teknik direktörü şenol güneş'in kardeşi...
sümer'in "ulaaaaaaa........ bayittinnnnnnnnnn..... seninnnnn" bağırmaları nerdeyse yeni cuma mahallesi'nden duyulur. yanında oturan lemi'ye "ısın" der sümer. kısa bir süre sonra yanına çağırır. baba şefkatiyle elini omzuna atar:
"bak evlâdım, seni bahattin'in yerine oyuna sokacağım. görüyor musun şu bayittin'i? ulan bayittinnnn... seni takıma koyanın allah belasını versin... sen ne lanet tipmişsin.."
lemi'de yürek selanik, korkudan tir tir titremektedir.
"bak evladım, şimdi sen oyuna gireceksin ve sen de bayittin gibi oynayacaksın... tamam mı?"
"tamam... başüstüne hocam."
bu cevap, telleri yeterince ısınan sümer'i çılgına döndürür.
"yahu ben yanmışım, başüstüne, diyor. ben kimlerle yola çıkmışım... senin de...!"
* * *
ahmet suat özgürlükçü değildir; ama son derece serbesttir.
sümer ise despot...
suat laf arasında iğneler, sümer ise küfür eder...
hüsnü özkara, trabzonspor'un altyapısından yetişmiş yetenekli bir savunma oyuncusudur. ailece öyledirler; servet de, raci de iyi futbolcuydular.
ahmet suat, istanbul'daki bir beşiktaş maçında hüsnü'yü sahaya sahaya sürecektir. oyun da istediği gibi gitmektedir, "ısın" der hüsnü'ye.
yirmi dakika sonra yanına çağırır ve bu kez "otur" der oyuncusuna, suat.
"otur... şimdi şu etraftaki reklam yazıları var ya onları tek tek oku... sahaya girdiğinde gözün takılır, şaşırmayasın..."
not: anıdaki bilgilere göre en yakın maç bu maç...