"türkler bizi güzel kızların bulunduğu otelde misafir ettiler"
mustafa kapancıoğlu lizbon’dan bildiriyor
ankara ve bratislava galibiyetleriyle tam bir zafer sarhoşluğuna kapılan portekiz gazeteleri, «avrupa’nın en iyi futbolünü oynadığını» iddia ettikleri takımlarını dünya kupası finalisti olarak ilân etmektedirler.
uzun süredir, türkiye ile yapacakları maçın «kilit» olduğunu yazan portekiz basını, önceleri galibiyetten emin görünmüşler, fakat can ve özcan'ın geleceği haberi üzerine endişeli yayına başlamışlardı. kafile istanbul’a gittikten sonra bu yayın çirkin bir hal almış, hele maçtan sonra son derecesini bulmuştur. portekiz gazeteleri, bu arada türk yöneticilerini ithamla «bizi avrupa'nın en lüks otelinde misafir ederek, içinde sayısız gece klübü ve güzel kızlar bulunan hilton'da futbolcularımızın formunu bozmak istediler, ayni şeyi ankara palas’ta da tekrarladılar. maçın hakemlerini de krallar gibi misafir edip altlarına özel otomobil verdiler, hakemleri her bakımdan tatmin ettiler» demektedirler. ancak ayni gazeteler maçtan sonra, hakemler hakkında, «evelce de yazdığımız gibi, hakemler hüsniyet sahibiydi» demek küçüklüğünü göstermişlerdir. türk’lerin kendilerini yenmek için komplo kurduklarını, maçı çimsiz mithatpaşa'da oynatmağa kalktıklarını belirten lizbon basını, portekiz birinci ligindeki 6 takımın sahasının toprak olduğunu unutmuş görünmektedir.
maçtan sonra ilk gün «takımlarının fevkalâde oyunu» sebebiyle galip geldiklerini yazan gazeteler, daha sonraki günlerde çark etmiş ve hattâ «maçın hakkı 1 - l’di, hakem de bizim değil, türk'lerin aleyhine kararlar verdi» itirafında bulunmak zorunda kalmışlardır.
atina’da gördükleri muamelenin mükemmelliğini de söz konusu eden portekizliler, «atina'da, türkiye’de görmedikleri büyük ilgi ile karşılandıklarını, portekiz'in galibiyetine yunanlıların kendi galibiyetleri imiş gibi sevindiklerini hattâ portekiz oyuncularına bedava masaj ve sıcak banyo yaptırdıklarını» yazmakta, nihayet terbiye sınırlarını aşarak yunanlıların türk'lerden nasıl nefret ettiğini bildirmektedirler.
portekiz basınının üzerinde çok durduğu bir taraf da, türk seyircisinin tezahüratıdır. türklerin bir ağızdan milli marş söylemesinin, takımlarına büyük kuvvet verdiğini öne süren lizbon basını, türk seyircisi için «lâtin ve güney amerika seyircisinden daha ateşli» deyimini kullanmaktadır. portekizliler. futbole bu kadar âşık, bu derece tezahürat yapan bir seyirciyi dünyanın hiçbir yerinde görmediklerini de açıklamaktadırlar.
portekiz gazetelerinin, teknik yönden yazılarında ise, bâzı futbolcularımızı ziyadesiyle övdükleri göze çarpmaktadır. hemen bütün basın, canla, metinin klâsından sitayişle bahsetmekte, şerefin euseblo’yu fevkalâde tuttuğunu yazmakta, naci’nin de tehlikeli santrforları torres’e adım attırmadığını belirtmektedirler. kaleci özcan'ın yüksek klâsı da, ayrıca uzun uzun söz konusu edilmektedir. portekizliler, ayrıca yılmazın «tehlikeli ve latin stilinde bir oyuncu olduğunu» ifâde ile, ayhan’ın da iyi oyuncu olmakla beraber, yarattığı tehlikeleri değerlendiremediğini ilâve etmektedirler.
lizbon basını, ankara maçını gerçek değerini gösteremeyen forvetlerinin değil, şâhâne oynayan müdafaaları sayesinde kazandıklarım da yazmaktadırlar.