farkında mısınız... portekiz milli maçı mithatpaşa stadına alınalı sanki portekizlilerin oradaki rakipleri yalnız çamurmuş gibi bizim milli takımımızdan artık hiç konuşmaz olduk. boyuna misafirlerimizi sokacağımız o balçık sahadan, o vıcık vıcık tarladan bahsedip şimdiden yüzlerimiz kızarıyor.
şimdiden portekizlilerden, mozambikli (eusebio) dan utanıyoruz. doğrusu da ne kadar utansak azdır. orada bizbize oynarken bile devre aralarında, maç sonlarında futbolcularımıza lâf ederken, hatâlarını söylemek isterken ezilip, büzülüyor, sıkılıyoruz.. «hele siz çıkın da bu sahada bir boydan bir boya bir kerecik yürüyün bakalım» demek akıllarından geçer diye korkuyoruz...
çok eskiden ingiltere'nin (coventry) şehrinde zalim, kalpsiz bir vali vardı. halka etmediğini bırakmıyor, vergi üstüne vergi koyup analarını ağlatıyordu. valinin iyi kalpli ve periler kadar güzel karısı (lady godiva) halkla çektiği çilelere dayanamadı. kocasına: «şu güne kadar halka iyi muamele edip, vergileri hafifletmezsen ben de çırılçıplak olup bir âta biner şehri boydan boya dolaşırım dedi. kocası bu tehdide kulak asmadı. daha doğrusu karısı böyle bir şey yapamaz sandı. fakat (lady godiva) günü gelince çırılçıplak soyunup beyaz bir ata binerek şehrin sokaklarında dolaşmakta tereddüt etmedi. ne var ki şehirliler bu iyi kalpli dostlarınımahçup etmemek için daha evvel sözleşmiş, aralarında yemin etmiş ve evlerine kapanıp pencerelerini, perdelerini, kepenklerini sımsıkı kapayarak ona bakmamışlardı. yalnız valinin esvapçıbaşısı kambur bir terzi dayanamayıp perde aralığından o şâhâne vücutlu kadını arsızca seyretmiş, ağzından kaçırınca da halkın gazabından kurtulamamıştı...
bu hakikaten olmuş tarihi vak'a bakın aklıma neler getiriverdi. bizler de hep bir olup sözleşsek ve milli maçı pırıl pırıl, yemyeşil ali sami yen stadında oynatmıyanlara: «ne olur oynatın orada maçı. ne teknik ârızadan, ne de trafik belâsından çekinin. zira milli gururumuz ve haysiyetimiz için fedakârlık yapıp hiçbirimiz gelmeyeceğiz o güzelim maça» diye yalvarsak, söz versek...
birden coşup içimden taşarak söyledim bütün bunları. biliyorum ki ne dersek diyelim, ne yaparsak yapalım 18 nisan 965 pazar günü gene portekizlileri sokacağız mithatpaşa bataklığına... fakat onları o ökçe söken çamur tarlasına sürenler korkarım ki kendi ökçeleri sökülmesin diye sahaya çıkıp misafirlerimizin ellerini sıkmaya bile gidemiyecekler...